Şimdi, başta CHP"liler olmak üzere kıymetli arkadaşlar...
Kimse kimseyi salak yerine koymasın. (Ya da, herkesi koymasın. Bi seçsin, baksın. Uygun olanlara oynasın.)
Daha da önemlisi, hatırı sayılır bir çoğunluğunuzun bu konu hakkında, (yazılmamak, duyulmamak, bilinmemek kaydıyla) neler söylediğinizi biz gazeteciler çok iyi biliyoruz.
Vesileyle, mevzu dahilinde aranızda ilk taşı atabilecek kalibrede kimse yok.
CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş meselesine gelince...
Ki, kendisi hadisenin başrolünü üstlenmiş durumdadır.
Bursa'daki en SALAK insan da dahil herkes Yeşiltaş ve Bursa delegasyonunun çok büyük bir çoğunluğunun kurultayda yeniden Kemal Kılıçdaroğlu'nu seçtirmek üzere Ankara'ya doğru yola çıktığını biliyor. ( "Yok öyle bir şey" diyen varsa bariz yalancıdır! Sıfatlandırma kat-idir)
Neyse...
Hem hayatın ve CHP siyasetinin doğal akışı gereği...
Hem de fıtrat gereği...
Nihat Yeşiltaş ve başkanlık ettiği heyetin adayı #Kılıçdaroğlu idi.
Çok ama çok kesin bilgi!
Derken...
Ne oldu ve nasıl olduysa, Nihat Yeşiltaş ve Bursa heyeti Ankara'da birden bire dönüverdi!
Kılıçdaroğlu'nu desteklemek için yollara düşüyorlar.
Gel gelelim, Ankara'ya vardıklarında ansızın fikir değiştiriyor ve rotayı Özgür Özel'e çeviriyorlar.
Hoş bu vaziyet, CHP Bursa siyaseti açısından bir ilki teşkil etmiyor.
Zira geçmişte de, o vakitler CHP İl Başkanı olan Gürhan Akdoğan bunun hemen hemen aynısını yapmıştı.
Kaset skandalının ardından, "Deniz Bey yalnız değildir" diyerek, atar ve giderle yola çıkmış.
Ve fakat, artık ne olduysa daha Mezitler'e gelmeden fikrini değiştirip yeni ufuklara yelken açmış ve Kılıçdaroğlu saflarına katılmıştı.
İşte Nihat Yeşiltaş da o hesap...
Yalnız, Yeşiltaş aceleci davranıp yolda değil de, Başkent sınırlarında fikir değiştirdi.
Ne etken oldu?
Kimler etkiledi?
Nasıl başardı?
Bilemiyoruz, ancak tevatür muhtelif!
Şaibe iddiaları ise daha da muhtelif!
Bizzat takip etmediğim bir kurultay ortamında, Yeşiltaş ve ekibinin neden hayatın olağan akışına tezat bir şekilde fikir değiştirdiğini bilemem.
Orada değildim. Görmedim.
Umarım ki, iddiaların tümü yalandır.
Yalan olsun, yalan çıksın.
Lakin...
Birkaç nokta çok bariz.
Birincisi, niye döndünüz beyler?
Kılıçdaroğlu'nun, meğerse başarısız bir genel başkan olduğunu Ankara'da mı kavradınız?
Ya da, Özgür Özel'in, CHP'nin makus talihini değiştirecek bir lider olduğuna orada mı kanaat ettiniz?
Size ne oldu?
Ne değişti?
Belli ki, önemli bir şey oldu?
O gece Ankara'da, bundan böyle yola Kılıçdaroğlu ile devam edilmemesi gerektiği birden dank etti!
...De, nasıl etti?
Onca zamandır asla etmeyen dank...
Ankara'daki otelde hangi koşullar altında etti?
Bu soruların yanıtı son derece kıymetli. Ve bugüne kadar hiç bir açıklama yapılmamış olması da düşündürücü.
Balya balya para mevzuu, işin kötücül magazin kısmı mı?
Sefil bir iddia mı?
Bilemem.
O kurultayda gerçekten bazılarının fikirleri menfaat karşılığında mı değişti?
İtibar ettiğim fikirlerim var elbet.
Başlarken de hususiyetle dediğim gibi, salak yerine konulmaktan da çok hazzetmem.
Ancak şunu çok iyi bilirim.
CHP gibi bir partide, Kemal Kılıçdaroğlu'nu, kendi belirlediği ve önemli bir bölümü Alevi olan delegelerle yenmek, gerçekten çok zordu.
Hatta, çok ama çok zordu!
Özgür Özel çok zor olanı başardı. Helal olsun. Helali hoş olsun...
CHP'nin, insanın içini kurutan ulusalcı-milliyetçi tayfasına rağmen DEM heyetiyle yapılan görüşmeler noktasındaki sol tavrı ise başlı başına muhteşem...
Hasılı, burada sorgulanan mesele Özgür Özel neden seçildi faslı değil.
CHP'de değişim, gecikmeli haliyle kaçınılmazdı.
...Da, değiştirenlerin bir kısmı inandırıcı ve samimi gelmiyor.
Ortada en ufak bir eğilim, emare yokken...
Size Ankara'da ne oldu?
Kim, nasıl ikna etti?
Sevgili Nihat Yeşiltaş...
Finalde bizatihi sizinle ilgili hadiseye gelirsek...
Ben olsam, evladımın, tam da 180 derece döndüğüm o kurultay sürecinde İBB'de işe alınmasına izin vermezdim.
Keşke az bekleyeydiniz.
Yine ben olsam, gerçek emekçi kimliğimden milim kıpırdamaz, şoförlü Tarkan minibüsüyle gezen küçük burjuvalara dönmezdim.
Ve yine ben olsam...
24 saat içinde neden 180 derece döndüğümü, siyasi gerekçeleriyle ve elbette inandırıcı bir şekilde kamuoyuyla paylaşırdım.
Bu, aynı zamanda lideriniz Özgür Özel'e de borcunuzdur.
Aksi halde, kurultayın kaderini değiştiren ekibin lideri olarak genel başkanınıza da haksızlık ediyorsunuz.
Şimdi, başta CHP"liler olmak üzere kıymetli arkadaşlar... Kimse kimseyi salak yerine koymasın. (Ya da, herkesi koymasın. Bi seçsin, baksın. Uygun olanlara oynasın.) Şunun şurasında herkes her şeyi biliyor. Daha da önemlisi, hatırı sayılır bir çoğunluğunuzun bu konu hakkında, (yazılmamak, duyulma
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, geçtiğimiz gün Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz'ı ziyarete gitti. Ziyaretin görünen amacı ise sözde nazik bir şekilde “Yıldırım için kentsel dönüşüm çağrısı” yapmakmış. Zira, “Yıldırım halkına Nilüfer’deki yaşamı sunmak” gibi bir sorumlulu
Allah da beni bu emsalsiz aymazlığımdan, idraksizliğimden ötürü davul etsin! Meğer gerçekmiş! Kaç günlerdir insanlar yazıyor, çiziyor, vaziyetin vahametini bir de güzel anlatıyor. Ben de görüyor ve ekserisini okuyorum hatta. Gel gelelim, "yok artık! Daha neler?" Moduna girdiğimden, bir türlü ha
Anahtar Parti'nin kurucu Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, aklımda iki ana temayla yer etmiş bir siyasetçi. İlki, akıllara zarar bir söylemi! Ki, umarım kendisi de şu söyleminden rahatsızdır: (Değilse de, olsun...) "Biz, Müslüman olmayan Kürt'e insan demeyiz! (Hakeza... Aynı minvaldeki Türk'e de insa
DİSK, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını neden REZİL etsin ki DENİZDALGIÇ? Neden kortejdeki DİSK'e bağlı, DİSK yelekli sendikacıların, "HAK, HUKUK, ADALET" diye slogan atması karşısında fenalık geçirdiniz? Neden Belediye Bandosu'nu, sendikacıların sloganlarını bastırsın diye harekete geçirdiniz? Ha