* Bir şehirde #müteahhit birileri belediye başkanı seçildi diye, ne kadar müteahhit ve müteahhit kafalı tip varsa zil takıp oynuyorsa...
Alayı birden daha şimdiden ellerini ovuşturuyorsa...
#RANT, #sermaye ve bir kısım iş dünyası sevincinden havalara uçuyorsa…
Böyle bir sonuçtan benim mutlu olmam bahse konu dahi olamaz.
Hasılı, evet... #Mutsuzum!
Hem de epey mutsuzum. (Beni merak etmekten fenalık geçirenlere gelsin bu bölüm... )
* Ve fakat, yıllardır sergilediğim #muhalif tavrımdan da zerre kadar pişman değilim.
Bugün seçim olsa ve ben sonucun da aynı böyle olacağını bilsem, bir gram geri adım atmam.
Hatta, elimden gelenin daha fazlasını yaparım.
Bir insanın özeline girmedikten, onuruna, şerefine sataşmadıktan, ailesine, çoluğunu çocuğuna edepsizlik etmedikten ve iftira atmadıktan sonra...
Sergilediğim muhalif tavırdan asla pişmanlık duymam.
Netekim, vicdanım çok ama çok rahat.
* Bundan sonrasında ne yapacağımı merak edenler varmış.
Temiz kalbinizden ayrı, merakınızdan ayrı öperim.
Şimdi şöyle düşünüyorum:
Hakim rüzgarlara göre yön değiştiren #fırıldaklar gibi dönüvereyim diyorum.
Kıyın kıyın başlarım, “aslında Bozbey iyi adamdır, başarılı adamdır” diye miyavlamaya!
Akabinde, “meğersem ben yanlış bilmişim, hata etmişim” diye günah çıkarma mevzuatına girişirim.
Ardından, araya eş dost birilerini sokar bir süre de öyle tingilderim.
Baktım olmuyor, yüzsüzlüğe vururum!
O da olmazsa dram yaparım.
Ne yapar eder, #Bozbey saflarına elbet geçerim!
Ne dersiniz?..
* Elbette doğru bildiğim yolumdan DÖNMEYECEĞİM!
Elbette menfaat uğruna evrilmeyeceğim!
Ve elbette, Allah sağlık ve ömür verdiği sürece #MUHALEFET etmeye devam edeceğim.
Hatta, şimdiden sonra çok daha keyifle muhalefet edeceğim.
Arkadaşlar…
Ben Bozbey’e, (bana hakaret ederek çocuklarımı üzdüğü için… Ki ben biri çocuklarımı üzdüğünde asla ama asla affetmem!) kafa tutmaya başladığımda adam zaten Bursa’da #padişah gibiydi.
Zaten çok ama çok güçlüydü.
Eş, dost, hısım akraba bile O’nun yanındaydı!
Sosyal çevrem, O’nun korkusundan benimle ancak gizli gizli görüşebiliyordu.
Ben felaket yalnız ve hatta #SAP gibiydim.
O zamanlar taviz vermemişim.
Şimdi, bunca zaman ve bu yaştan sonra mı şebekleşeceğim?
Asla!
* Kıymetli Yüksel Abi… (#YükselBaysal)
Bak sen de benim ömrümü yedin.
Yahu, sevinsene. Şöyle koskocaman mutlu olup, bi tadını çıkarsana!
WhatsaAp gruplarında filan, adımdan bahisle niye dedikodu yapıyorsun?
Kaç yaşına geldin. Ayıp değil mi?
Yahu siz, beni anmadan, bana sataşmadan sevinmeyi dahi bilmiyor musunuz?
Abi, bi sal beni artık.
* Biricik Yüksel Abi’min WhatsaAp gruplarındaki gıybetinden hareketle…
Bursa’da bir grup #sazan var ki…
Artık havamdan cakamdan mı, bilemiyorum…
Bunlar senelerdir beni #AlinurAktaş’ın ennnn A Takımı’nda zanneder.
Zaman zaman o takımın ballısı ilan eder, zaman zaman teorisyeni olduğumu iddia eder…
Senelerdir, akıllara zarar sanrılarla kendilerini böyle heder ederler.
Önceleri haksızlığa uğradığım için kendime üzülüyordum.
Ama epeydir ciddi ciddi sizler için üzülmekteyim.
Kıymetinden sual olunmaz Abim ve aynı minvaldeki saz arkadaşları…
Çok yakında resmi rakam ve kayıtlarla ortaya çıkacaktır ki, (hatta bir gram hatırım varsa insaniyet namına ortaya çıkarın) ne #Lodos, ne de #Özlem Alinur Aktaş’ın A Takımı’ndaydı.
Lodos, geçtiğimiz 2 dönem boyunca #SIFIR zam aldı!
Ya da şöyle diyeyim:
Büyükşehir Belediyesi #Lodos’a iki yıl boyunca #zırnık kadar zam yapmadı!
İki yılın sonunda çok cüzi bir zam yaptılar. O kadar!
Ne Büyükşehir’in ballısıydım, ne gözdesi, ne de bir şeyi…
Hem bak ben, gıybet gruplarında gizli gizli yazmıyorum bunları.
Alenen buradan yazıyorum.
Çok açık ve net yazıyorum.
Allaisen bi rahat olun…
İçiniz bi soğusun artık.
Lodos, zannettiğinizin aksine epey fakirdir!
10 yıl boyunca kıt kanaat ve banka kredileriyle dönmüştür!
O kadar net, o kadar yalın ve o kadar gerçektir ki bu süreç, kullandığım aracımda dahi kredileriyle vaziyeti idare etmeye çalıştığım #HALKBANK’ın rehini vardır!
* Tüm bunların çok afaki geldiğinin de farkındayım.
Hatta, inanılmaz bulduğunuzu da hezeyanlardan biliyorum.
Ve fakat, tamamı tamamına gerçek budur!
Hasılı…
Bu seçimin sonunda hangi anlamda kaybeden olmuşum?
Meslek hayatım boyunca, kamunun ve kimsenin parasıyla şuradan şuraya gitmedim!
Kimsenin uçağına binmedim.
Hiçbir kamusal kaynağın sefasını sürmedim.
Ben 19-20 yaşında #Martı’yı okuduğum ilk gün tüm sürülerden ayrıldım, bir daha a hiç o taraklarda bezim olmadı.
Dolayısıyla, müsterih ol.
Evet, elbette çok üzgünüm.
Elbette, kaybetmiş ve yenilmiş hissediyorum.
Ama bu kadar!
Sadece bu kadar!
Yine kimseciklerin A Takımı’na girmeden, yine güç bela, yine kıt kanaat Lodos’u ayakta tutmak ve mesleğimi yapabilmek için çabalayacağım.
Yine müteahhitlere ve onların kenti perişan etme pahasına tapındığı erklere karşı mücadele edeceğim.
Belli ki, seninle eskisinden de çok kapışacağız.
Hazır sen kazanmışken, hazır en güçlü senken…
Ricam şudur ki, racona ters işler, iftiralar olmasın! (Bu denli kibar ifadeler kullanmamdan da işkillenir şimdi birileri. Dolayısıyla nete getireyim. Bi salın beni. Ki, benim olmayan kaybıma değil, kentin neler kaybedeceğine odaklanın! Tabii bu durum umurunuzda olabilirse.
* İlk Z Raporu maalesef ki fazlasıyla kişisel olmak zorunda kaldı. (Hasmane tavırlarınız, dedikodularınız bi bitmiyor ki, işe güce odaklanalım.)
Finale gelirken…
Mustafa Bozbey’in karşısında her kim olursa olsun…
İsterse de bana zırnık koklatmasın…
Hatta, zerre kadar zam almadığım yıllar hariç kalanı da geri istesin… (isteseydi dahi)
Ben yine onu destekleyecektim.
NOKTA!
Yazarın notu:
Tüm bu çekişmeli süreçte, kendi penceremden kamunun çıkarlarını, kenti ve elbette kendi çocuklarımı kollarken-kollamaya çalışırken...
Sevgili Side’yi de elbette üzdüm. Üzmüşümdür
Bir tek senden özür diliyorum Side.
Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, babanın başarısından en çok sen iftihar et, en çok sen kıvan…
Tebrik ediyorum…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özlem Yağmur yazdı: Seçimin Z Raporu 1!
Özlem Yağmur yazdı: Seçimin Z Raporu 1!
* Bir şehirde #müteahhit birileri belediye başkanı seçildi diye, ne kadar müteahhit ve müteahhit kafalı tip varsa zil takıp oynuyorsa...
Alayı birden daha şimdiden ellerini ovuşturuyorsa...
#RANT, #sermaye ve bir kısım iş dünyası sevincinden havalara uçuyorsa…
Böyle bir sonuçtan benim mutlu olmam bahse konu dahi olamaz.
Hasılı, evet... #Mutsuzum!
Hem de epey mutsuzum. (Beni merak etmekten fenalık geçirenlere gelsin bu bölüm... )
* Ve fakat, yıllardır sergilediğim #muhalif tavrımdan da zerre kadar pişman değilim.
Bugün seçim olsa ve ben sonucun da aynı böyle olacağını bilsem, bir gram geri adım atmam.
Hatta, elimden gelenin daha fazlasını yaparım.
Bir insanın özeline girmedikten, onuruna, şerefine sataşmadıktan, ailesine, çoluğunu çocuğuna edepsizlik etmedikten ve iftira atmadıktan sonra...
Sergilediğim muhalif tavırdan asla pişmanlık duymam.
Netekim, vicdanım çok ama çok rahat.
* Bundan sonrasında ne yapacağımı merak edenler varmış.
Temiz kalbinizden ayrı, merakınızdan ayrı öperim.
Şimdi şöyle düşünüyorum:
Hakim rüzgarlara göre yön değiştiren #fırıldaklar gibi dönüvereyim diyorum.
Kıyın kıyın başlarım, “aslında Bozbey iyi adamdır, başarılı adamdır” diye miyavlamaya!
Akabinde, “meğersem ben yanlış bilmişim, hata etmişim” diye günah çıkarma mevzuatına girişirim.
Ardından, araya eş dost birilerini sokar bir süre de öyle tingilderim.
Baktım olmuyor, yüzsüzlüğe vururum!
O da olmazsa dram yaparım.
Ne yapar eder, #Bozbey saflarına elbet geçerim!
Ne dersiniz?..
* Elbette doğru bildiğim yolumdan DÖNMEYECEĞİM!
Elbette menfaat uğruna evrilmeyeceğim!
Ve elbette, Allah sağlık ve ömür verdiği sürece #MUHALEFET etmeye devam edeceğim.
Hatta, şimdiden sonra çok daha keyifle muhalefet edeceğim.
Arkadaşlar…
Ben Bozbey’e, (bana hakaret ederek çocuklarımı üzdüğü için… Ki ben biri çocuklarımı üzdüğünde asla ama asla affetmem!) kafa tutmaya başladığımda adam zaten Bursa’da #padişah gibiydi.
Zaten çok ama çok güçlüydü.
Eş, dost, hısım akraba bile O’nun yanındaydı!
Sosyal çevrem, O’nun korkusundan benimle ancak gizli gizli görüşebiliyordu.
Ben felaket yalnız ve hatta #SAP gibiydim.
O zamanlar taviz vermemişim.
Şimdi, bunca zaman ve bu yaştan sonra mı şebekleşeceğim?
Asla!
* Kıymetli Yüksel Abi… (#YükselBaysal)
Bak sen de benim ömrümü yedin.
Yahu, sevinsene. Şöyle koskocaman mutlu olup, bi tadını çıkarsana!
WhatsaAp gruplarında filan, adımdan bahisle niye dedikodu yapıyorsun?
Kaç yaşına geldin. Ayıp değil mi?
Yahu siz, beni anmadan, bana sataşmadan sevinmeyi dahi bilmiyor musunuz?
Abi, bi sal beni artık.
* Biricik Yüksel Abi’min WhatsaAp gruplarındaki gıybetinden hareketle…
Bursa’da bir grup #sazan var ki…
Artık havamdan cakamdan mı, bilemiyorum…
Bunlar senelerdir beni #AlinurAktaş’ın ennnn A Takımı’nda zanneder.
Zaman zaman o takımın ballısı ilan eder, zaman zaman teorisyeni olduğumu iddia eder…
Senelerdir, akıllara zarar sanrılarla kendilerini böyle heder ederler.
Önceleri haksızlığa uğradığım için kendime üzülüyordum.
Ama epeydir ciddi ciddi sizler için üzülmekteyim.
Kıymetinden sual olunmaz Abim ve aynı minvaldeki saz arkadaşları…
Çok yakında resmi rakam ve kayıtlarla ortaya çıkacaktır ki, (hatta bir gram hatırım varsa insaniyet namına ortaya çıkarın) ne #Lodos, ne de #Özlem Alinur Aktaş’ın A Takımı’ndaydı.
Lodos, geçtiğimiz 2 dönem boyunca #SIFIR zam aldı!
Ya da şöyle diyeyim:
Büyükşehir Belediyesi #Lodos’a iki yıl boyunca #zırnık kadar zam yapmadı!
İki yılın sonunda çok cüzi bir zam yaptılar. O kadar!
Ne Büyükşehir’in ballısıydım, ne gözdesi, ne de bir şeyi…
Hem bak ben, gıybet gruplarında gizli gizli yazmıyorum bunları.
Alenen buradan yazıyorum.
Çok açık ve net yazıyorum.
Allaisen bi rahat olun…
İçiniz bi soğusun artık.
Lodos, zannettiğinizin aksine epey fakirdir!
10 yıl boyunca kıt kanaat ve banka kredileriyle dönmüştür!
O kadar net, o kadar yalın ve o kadar gerçektir ki bu süreç, kullandığım aracımda dahi kredileriyle vaziyeti idare etmeye çalıştığım #HALKBANK’ın rehini vardır!
* Tüm bunların çok afaki geldiğinin de farkındayım.
Hatta, inanılmaz bulduğunuzu da hezeyanlardan biliyorum.
Ve fakat, tamamı tamamına gerçek budur!
Hasılı…
Bu seçimin sonunda hangi anlamda kaybeden olmuşum?
Meslek hayatım boyunca, kamunun ve kimsenin parasıyla şuradan şuraya gitmedim!
Kimsenin uçağına binmedim.
Hiçbir kamusal kaynağın sefasını sürmedim.
Ben 19-20 yaşında #Martı’yı okuduğum ilk gün tüm sürülerden ayrıldım, bir daha a hiç o taraklarda bezim olmadı.
Dolayısıyla, müsterih ol.
Evet, elbette çok üzgünüm.
Elbette, kaybetmiş ve yenilmiş hissediyorum.
Ama bu kadar!
Sadece bu kadar!
Yine kimseciklerin A Takımı’na girmeden, yine güç bela, yine kıt kanaat Lodos’u ayakta tutmak ve mesleğimi yapabilmek için çabalayacağım.
Yine müteahhitlere ve onların kenti perişan etme pahasına tapındığı erklere karşı mücadele edeceğim.
Belli ki, seninle eskisinden de çok kapışacağız.
Hazır sen kazanmışken, hazır en güçlü senken…
Ricam şudur ki, racona ters işler, iftiralar olmasın! (Bu denli kibar ifadeler kullanmamdan da işkillenir şimdi birileri. Dolayısıyla nete getireyim. Bi salın beni. Ki, benim olmayan kaybıma değil, kentin neler kaybedeceğine odaklanın! Tabii bu durum umurunuzda olabilirse.
* İlk Z Raporu maalesef ki fazlasıyla kişisel olmak zorunda kaldı. (Hasmane tavırlarınız, dedikodularınız bi bitmiyor ki, işe güce odaklanalım.)
Finale gelirken…
Mustafa Bozbey’in karşısında her kim olursa olsun…
İsterse de bana zırnık koklatmasın…
Hatta, zerre kadar zam almadığım yıllar hariç kalanı da geri istesin… (isteseydi dahi)
Ben yine onu destekleyecektim.
NOKTA!
Yazarın notu:
Tüm bu çekişmeli süreçte, kendi penceremden kamunun çıkarlarını, kenti ve elbette kendi çocuklarımı kollarken-kollamaya çalışırken...
Sevgili Side’yi de elbette üzdüm. Üzmüşümdür
Bir tek senden özür diliyorum Side.
Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, babanın başarısından en çok sen iftihar et, en çok sen kıvan…
Tebrik ediyorum…
En Çok Okunan Haberler