Hava Durumu

#Marmara Depremi

Lodoshaber.Com - Marmara Depremi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Marmara Depremi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Naci hoca net konuştu: Marmara depremi Türkiye'ye diz çöktürür! Haber

Naci hoca net konuştu: Marmara depremi Türkiye'ye diz çöktürür!

Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul'da beklenen depreme ilişkin "Ekonominin çarkları durduğu Marmara bölgesinde, Türkiye ekonomik olarak diz üstü çöker. Çünkü ekonominin beyni, atardamarı Marmara bölgesi, onu durdurduğunuzda Türkiye diz üstü çöker. Ekonomik bağımsızlığını yitirir" dedi.  Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin ardından İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsası (İTB) İzmir için yol haritası belirlemek amacıyla bir araya geldi. Bu amaçla İZTO, EBSO ve İTB, 'deprem' gündemiyle ortak meclis toplantısı gerçekleştirdi. İZTO Meclis Salonunda yapılan ve İZTO Başkanı Mahmut Özgener, EBSO Ender Yorgancılar ve İTB Başkanı Işınsu Kestelli yanı sıra 3 kurumdan 400 meclis üyesi, yüksek istişare kurulu ve disiplin kurulu üyeleri ile Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) başkanlarının katıldığı toplantıda Jeolog, Deniz Jeolojisi Uzmanı ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, İzmir faylarının mevcut durumu hakkında bilgi verdi. DHA'nın haberine göre kentin depreme hazırlık konusunda ne durumda olduğu, 6.0 büyüklüğü üzerinde bir depremden en az hasarla kurtulabilmek için neler yapılması gerektiği oda ve borsa üyeleriyle değerlendirildi. 'TÜRKİYE'DE DEPREMDEN DAHA GERÇEK BİR KONU YOK' Toplantıda konuşan Prof. Dr. Naci Görür, depremde yıkılmamak, zararı minimum hale getirmek için kentin ve kentin bileşenlerinin depreme dirençli hale getirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Görür, "Türkiye'de depremden daha gerçek bir konu yok. Millet olarak kendi hükümetlerimize, devletimize sahip çıkma zamanı. Demokratik anlamda sorunlara el koyma zamanı, bunu da yapabiliriz. 13 milyon sene önce bu topraklarda deprem başladı. İnsanların dünya tarihine çıkışı bu kadar eski değil. Milyonlarca yıl bu devam edecek. Depremi durduracak güç olmadığına göre yapacağımız şey depremin bize vereceği zararı bugünkü çağda bilimin ve teknolojinin gücünü kullanarak azaltmak. Depremlere yıkılmamak, minimum zararla bu işi atlatmak. Yeni yaklaşıma risk analizi diyoruz. Depreme dirençli kentlerle bu olur. Bizim kentlerimiz depreme dirençli olursa mesele yok. Aynen Amerika'daki gibi. Kentin bileşenlerini depreme dirençli yapacağız" dedi. 'SADECE EĞİTİMLE OLMAZ' Prof. Dr. Görür, kenti depreme dirençli hale getirmek için kenti oluşturan yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekosistem, ekonomi parametrelerinin öncelikle depreme dirençli olması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Görür bu konuda şunları söyledi: "Yönetim, demokrasi olan bir yerde kente bir vali atanır bir de belediye başkanı seçilir. Ne vali ne belediye başkanı deprem nedir bilmeyebilir, nasıl müdahale edilebilir bilmeyebilir. Acil müdahaleyi bilmeyen bir yönetimden ne bekliyorsunuz? O zaman yönetimi siz kurslarla, eğitimle özellikle deprem kuşaklarında yer alan kentlerde yönetimi yönetmek zorundasınız. İkinci bileşen halk. İzmir halkı deprem bilinci, kültürü yoksa İzmir'i depreme dirençli hale getiremezsiniz. Depremde yapması gerekenleri yapmadığı gibi bunu aksine yapar. İzmir halkında deprem konusunda bilgi, beceri, idrak ve kültür olması gerekiyor. Sadece eğitimle olmaz. Ana eğitimle başlayarak, halk eğitimle o kültürün kazanmasını çalışacaksınız. Altyapı depreme dayanıklı mı İzmir'de. Hangi belediyeye sorsak 'Hazır' der. Hatay'a sorduğunuzda 'Bizim her şeyimiz tamamdı' derlerdi. Şimdi bakın bakalım. İzmir'de yapıyı yeniden yaparsınız. Ama İzmir'in çevresini kirletirseniz burada yaşam mümkün olmaz. Havası, gölleri kirlenmiş bir İzmir sizi yaşatmaz, hastalıklar sizi yok eder. Kirlenen çevre salgın hastalık olarak geri döner." 'İSTANBUL'DA 35 MİLYON TON MOLOZ ORTAYA ÇIKAR' İstanbul'a ilişkin uyarılarda da bulunan Prof. Dr. Görür sözlerini şöyle sürdürdü:  "Altyapı çok önemli. İstanbul 16 milyon. Kanalizasyon sistemini çöktüğünü düşünün ki bana göre çökecek. İstanbul'un hali ne olacak? Kirlenmiş çevreyi temizleyemezsiniz. Yapı stoku, depreme hazırlık denildiğinde sadece yapı stoku akla geliyor. Kentsel dönüşüm motor gücüyle müteahhide bırakılırsa bunun adı rantsal dönüşüm olur. Nerede kar edecekse oraya gider. Yapı stoku depreme dirençli yapacağız. Çevre, milyonlarca ton deprem molozu var. İstanbul'da deprem olsa 35 milyon ton moloz ortaya çıkıyor. Gece gündüz 24 saat 30 tonluk kamyonla taşırsanız 3-5 yılda anca bitirirsiniz. Atıkları usulüne uygun bertaraf etmezseniz, biyokimyasal reaksiyonlar başlıyor. Zehirli toksit maddeler yağmurla birlikte yeraltı sularına, göle, barajlara götürüyor bütün bunlar besin zinciri olarak soframıza geliyor." 'İSTANBUL DEPREMİ EKONOMİNİN ÇARKLARINI DURDURUR İstanbul ve Marmara depreminin Marmara bölgesindeki ekonominin çarklarını durduracağını söylen Prof. Dr. Naci Görür, "Beklediğimiz İstanbul depremi Marmara bölgesindeki ekonominin çarklarını durduracak. İş dünyası biz depreme hazırız diyemez. Marmara bölgesi üretim, sanayi ve ticaretin yüzde 60'ı ve daha fazlasını kapsıyor. Bu çarklar durduğu zaman, üretemez olduğu zaman bu ekonomiyi 2 sene içinde eski kapasite kavuşturamazsınız. 10 seneye kendine getiremezsiniz. Ekonominin çarkları durduğu Marmara bölgesinde, Türkiye ekonomik olarak diz üstü çöker. Çünkü ekonominin beyni, atardamarı Marmara bölgesi, onu durdurduğunuzda Türkiye diz üstü çöker. Ekonomik bağımsızlığını yitirir" dedi. 'İZMİR GERÇEK ANLAMINDA BİR DEPREM KENTİ' Türkiye'de deprem beklenen bölgelere ilişkin öngörülerini paylaşan Prof. Dr. Görür, Hakkari ile Erzincan Bingöl Karlıova'nın yanı sıra İzmir ve Antalya- Muğla arasındaki sahil şeridinden endişe ettiklerini aktardı. Prof. Dr. Görür, "İzmir'de de endişemiz var. Canlı faylar var. Günün birinde harekete geçip deprem olabilir. Çevredeki deprem olmuş faylardan tetiklenebilir. Tahmin ediyorum bu faylar İzmir depreminde yüklendi. Çevredeki depremlerden stres geldiğinde yükleniyor. İzmir, bu kadar canlı fayla bölünmüş ise bu yarımadan buradan çekilmek lazım. Fay tartışmasını bırakalım. İzmir gerçek anlamında bir deprem kenti. Çok az kentimizde bu kadar yoğun aktif fay sistemi var. Bunlar bugün olmazsa yarın deprem yaratacaktır. Şu anda depremlerde sonra, Sisam depremi sonrasında 80 kilometre mesafede 117 kişi öldü. Yapı stokunu depreme dirençli yapmak lazım. Bunu yapmadan önce İzmir Büyükşehir Belediyesi şu anda bana göre çok doğru akıllı bir iş yaptı. Mikro belgeleme çalışması yapıyor. ODTÜ'lü ekiple bu çalışmaları yürütüyor. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Hasan Sözbilir gibi çok değerli yer bilimci arkadaşlar var. Bu İzmir'in şansıdır. Mikro belgeleme çalışması sonrasında İzmir depreme dirençli hale getirilmelidir. 1999 sonrasında yeni yönetmeliklere göre doğru yapılmışsa o binalardan hiç korkmayın. YÖNETMELİKLERE GÖRE YAPILMIŞ EVDEN KORKMAYIN Yönetmeliklere göre yapılmış binalar çatlasın, patlasın ama içinden sağ çıkmanızı sağlar. İzmir'deki belediye ve üniversiteleri zorlayın, evlerinizi muayene ettirin. Üç kuruş vermeyeceğim tartışması yakışmıyor. Parası yoksa devlet el atsın veya belediye bedava yapsın. Muayene edersiniz evinizin depremdeki davranışları çok sağlıklı görebilirsiniz. Deprem odaklı kentsel dönüşüme girmek için hükümete talep edin. Bütün kentleri depreme dirençli yapabiliriz. Bunun içi afet bakanlığı kurulsun" diye konuştu.

Le Pichon uyardı: Marmara'da 7,6'nın üzerinde deprem olacak! Haber

Le Pichon uyardı: Marmara'da 7,6'nın üzerinde deprem olacak!

Fransız deprem bilimci Xavier Le Pichon, Kahramanmaraş'ta gerçekleşen ikinci depremi 'öngörülemez' olarak yorumlarken, Marmara'da diğer uzmanların aksine 7,6 üzerinde tek bir deprem olacağını söyledi. Le Pichon, Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlere ilişkin olarak, "İkinci deprem tamamen öngörülemez bir depremdi. Burada deprem gerçekleşeceği söylenemezdi. Bu imkansız." dedi. Le Pichon, Habertürk'te Kürşad Oğuz'un sunduğu "Gelecek Fikirler Deprem Özel" yayınında 11 ili sarsan depremlere yönelik analizlerini ve Türkiye genelindeki deprem tahminlerini anlattı. Türkiye'deki deprem hareketliliği ve olası depremlerle ilgili 20 seneden fazla bir süredir çalışmalar yaptığını dile getiren Le Pichon, Türkiye'nin deprem kuşağında bir ülke olduğuna işaret etti. Le Pichon, Türkiye'nin jeolojik olarak "oluşum aşamasında" olan bir ülke olduğunu, bunun da hazırlanılması gereken çok fazla deprem demek olduğunu söyledi. Türkiye'nin kuzey ve doğusunda iki büyük fay hattının olduğuna dikkati çeken Le Pichon, şu değerlendirmede bulundu: "Anlamamız gereken çok basit iki şey var. Doğu Anadolu fayı üzerindeki 7,7'lik ilk büyük deprem kuzeydeki Anadolu levhası ve güneydeki Arap levhası arasında oldu. Anadolu yaklaşık olarak 4 metre batıya kaydı. Buradaki son jeodezik harekete baktığımızda yılda ortalama 6 milimetrelik bir kayma söz konusu. Bu ne demek? Bu fayın bahsettiğimiz 4 metrelik hareketi yapacak enerjiyi biriktirmesi için 500 yıl gerekmesi demek. 1513'te Pazarcık'ta bir deprem olduğunu görüyoruz. Yani denebilir ki fay kırıldığında elastik olarak bu büyük hareket için gerekli enerji toplanmıştı ve 500 yıl sonrası olması gereken deprem gerçekleşti. Beklenen de buydu. Yani bu depremlerle birlikte bütün enerji boşaldı." İKİNCİ DEPREM ÖNGÖRÜLEMEZ BİR DEPREMDİ Fransız bilim adamı Le Pichon, birinci depremin öngörüldüğünü fakat ikinci depremin çok farklı özelliklere sahip olduğuna işaret etti. Elbistan ya da Ekinözü'ndeki ikinci depremin ilginç ve şaşırtıcı olduğunu, 7,6 büyüklüğündeki depremin 10 metrelik bir harekete yol açtığını anlatan Le Pichon, "Bu çok ciddi bir kayma. Bu hareket çok büyük olmayan bir uzunlukta gerçekleşti. İlk deprem batıda başlayıp doğuya doğru yayılmıştı. İkinci depremde ise merkezde başlayan yayılma aynı anda iki tarafa doğru yayıldı. Bu fay çok yavaş enerji biriktirmiş ve demek ki birinci depremin boşalttığı stres ikinci depremi tetiklemiş. İkinci deprem tamamen öngörülemez bir depremdi. Burada deprem gerçekleşeceği söylenemezdi. Bu imkansız." diye konuştu. Le Pichon, her iki büyük depremin ardından bazı tespitleri olduğunu belirterek, "Gelecek için şunu söyleyebilirim, bu faylar üzerinde rahat olabilirsiniz. Elbette bu dalga batıya doğuya doğru yayılabilir. Küçük depremlerle karşılaşsanız bile birkaç yüzyıl rahatsınız. Fakat yine de unutmamak gerekiyor, yine de unutuyoruz. Geçmiştekinin aynısını yapıp, aynı yere aynı binaları inşa ediyoruz." ifadelerini kullandı. MARMARA'DA 7,6 ÜZERİNDE TEK BİR DEPREM OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM Le Pichon, İstanbul'da olabilecek muhtemel depremlere ilişkin de tahminlerini paylaştı. İstanbul'un da önemli bir fay hattına yakın olduğuna değinen Le Pichon, "İstanbul'un farklı bölgeleri depremden farklı etkilenecek. Bu konuda çok sayıda Türk araştırmacı, aynı zamanda Çinlilerin de çalışmaları var. Önemli olan yapı üretme yönetmeliklerinin bu tahminlere uygun olması ve kurallara, yönetmeliklere uyulması. İnsanların saygı göstermediği, uymadığı düzenlemeler hiçbir işe yaramaz." değerlendirmesinde bulundu. Le Pichon, şöyle devam etti: "Marmara'da 7,6 üzerinde tek bir depremin olacağını düşünüyorum. Tüm meslektaşlarımın böyle düşünmediğimi biliyorum. Onlar 2 ya da 3 deprem olacağını düşünüyor. Tarih kimi haklı çıkaracak göreceğiz. Bölgedeki levhaların nasıl geliştiğine bakıyorum. Marmara'da fayın bütün hareketi, belli bir uzunlukta tek bir anda yapacağını görüyorum." İstanbul'da tsunami beklentisinin açık denizlerdeki gibi olmayacağını kaydeden Le Pichon, "Marmara için çok büyük olmayacak, hasar yaratabilecek tsunamiler olacak." dedi. YAPAY OLARAK DEPREM ÜRETEMEZSİNİZ Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından gündeme gelen "yapay deprem" tartışmalarına da değinen Le Pichon, şöyle konuştu: "Yapay olarak deprem yaratamazsınız. Yapabileceğiniz tek şey, olacak bir depremin daha çabuk gerçekleşmesi için bir şeyler üretmek. Faya su enjekte ederek veya delerek bunu yapabilirsiniz. Fayın düzlemine su enjekte ederseniz faydaki direnci daha düşük hale getirirsiniz. Ama kimse cesaret edemedi. Yapay deprem üretilmez. Böyle bir şey olmaz. Böyle bir depremi öne almayı deneyip daha erken başlamasını sağlayabilirsiniz ama yapay deprem üretemezsiniz."

Sıra Marmara'da mı?.. Enerji birikimi arttı! Haber

Sıra Marmara'da mı?.. Enerji birikimi arttı!

Türkiye’nin, deprem konusunda dünyanın 5. tehlikeli ülkesi olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Sepenta Naimi, “Bu depremlerden sonra yerkabuğunun hareketi sebebiyle Kuzey Anadolu, Marmara ve Ege Bölgesindeki Batı Anadolu fay hattında enerji birikimi artmıştır. Fay sıkışmasını göz önüne alarak bu bölgeler için tehlike sinyallerinin giderek çoğaldığını söyleyebiliriz” dedi.       Son 100 yılda Erzincan depreminden sonra Türkiye, en büyük depremlerini yaşadı. Can ve mal kaybı çok oldu. Türkiye, 6 Şubat’ta da 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde, 10 ilde hissedilen ve yaklaşık 13 milyon insanın etkilendiği 2 büyük deprem ile sarsıldı. Kurtarma çalışmaları hala devam ederken, insani yardımlar de bölgeye ulaştırılmaya çalışılıyor.       "Depremle inatlaşmamak gerekir"    Uzmanlar depremin afet değil, doğa olayı olduğunu, onunla inatlaşmamak gerektiğini tekrar tekrar hatırlatıyor. Altınbaş Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sepenta Naimi, Türkiye’nin, deprem konusunda dünyanın 5. tehlikeli ülkesi olduğuna dikkat çekti. Böyle bir coğrafyada deprem güvenliğine uymayan ve yanlış konumdaki yapıların bu afetlere sebep olduğunu söyleyen Doç. Dr. Sepenta Naimi, “Bu depremlerden sonra yerkabuğunun hareketi sebebiyle Kuzey Anadolu, Marmara ve Ege Bölgesindeki Batı Anadolu fay hattında enerji birikimi artmıştır. Fay sıkışmasını göz önüne alarak bu bölgeler için tehlike sinyallerinin giderek çoğaldığını söyleyebiliriz. Tedbir almadığımız her dakikada geç kalmış sayılırız” açıklamalarını yaptı.      “Ülke genelinde yapı stoku denetlenmeli”    Doç. Dr. Sepenta Naimi, atılacak ilk adımın ülke genelinde mevcut yapı stokunun denetimine hızlıca başlanması gerektiğini kaydetti. Artık imar barışından ve aflarından vazgeçilmesini, plansız ve projesiz yapılaşmalara izin verilmemesinin altını çizen Sepenta Naimi, “Kamu binaları, hastaneler ve okullar depreme karşı gerekli güçlendirmeleri yapılmalı. Ayrıca mevcut yapı stoku muhtemel depremlere karşı güçlendirme ve yenilemelerin acilen yapılması şart.  Bu kolay ve kısa bir süreç değil, büyük emek ve kaynak ayrılması gerekiyor. Ancak unutmayalım, bugün yaşadıklarımızın bilançosuna baktığımızda yapacağımız masrafların sözü bile olmaz. Para yerine konulur ama giden canlar geri gelmez” dedi.      “Eski ve denetlenmemiş yapı stokunun çok fazla olması sıkıntı”    En önemli sorunun eski ve denetimsiz olan binalar olduğunu ifade eden ve özellikle 2000 yılı öncesi yapılan binaların çok büyük bir tehdit olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Sepanta Naimi, “Her ne kadar kentsel dönüşüm adıyla bu binalar yenilenmeye çalışılsa da devlet desteğini artırmalı ve mevcut yapı stokunu hızlıca denetlemeli. Dayanıksız binaları ivedilikle güçlendirmeli veya dönüştürmeli” önerisinde bulundu.      “Kentsel dönüşüm olarak yapılan projeler düğümü çözmüyor”    Kentsel Dönüşüm olarak yapılan çalışmaların sadece yapısal dönüşüm olduğunu söyleyen Doç. Dr. Naimi kentin düğümlerinin çözmede yetersiz kaldığına işaret etti. Kentsel dönüşümün deprem riski gözetilmeden plansız şekilde yapılmasının bölge nüfusunu arttırdığına dikkat çeken Naimi, bu uygulamaların sadece o yapının güvenliğini artırmaya yaradığını kentin genel deprem sorununu çözemediğini söyledi.    Unutulmaması gereken bir başka konunun da kırsaldaki yapılar olduğunu belirten Naimi, “Hep şehirlerden konuşuyoruz ama kırsaldaki vatandaşlarımızda çok büyük tehlikeyle karşı karşıyalar.  Deprem bölgelerimizdeki köylerin çoğu kerpiç ve yığma yapılara sahip. Bunların da bir an önce gündeme alınmasını lazım” diyerek sözlerini sonlandırdı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.