Hava Durumu

#Hatay Deprem

Lodoshaber.Com - Hatay Deprem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hatay Deprem haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Hatay'daki depremde 4 kişilik aileyi ek kolonlar kurtardı! Haber

Hatay'daki depremde 4 kişilik aileyi ek kolonlar kurtardı!

Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyük yıkıma neden olduğu Hatay’da, 4 kişilik aileyi evlerinin ön bölümüne yaptıkları ek iki kolon kurtardı. O kolonlar sayesinde ev arkaya yıkılırken aile, şans eseri ön bölümden kendilerini dışarı atarak kurtulabildi.      6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 il içinde en büyük yıkımı Hatay’da oldu. Özellikle Antakya’dan sonra en büyük yıkımın meydana geldiği Defne ilçesinde yeni sayılabilecek bir çok bina ya ağır hasar aldı yada yıkıldı. Subaşı Mahallesi’nde 4 kişilik İbrahim Göbelek ailesinin yaşadığı 2 katlı müstakil ev ise depremle birlikte arka bölümüne çöktü ve birinci kat yok oldu. Bina ön bölüme yıkılsaydı, Göbelek ailesi enkaz altında ezilecekti. Binanın ön tarafa yıkılmasını ise İbrahim Göbelek’in kısa süre yaptırdığı iki kolon engelledi. Evin büyük bölümü birinci katla birleşirken aile kurtulmalarını o iki kolonun sağladığına dikkat çekti.    "Kıyamet geldi zannettim"    Üniversiteden dönen çocuklarıyla o gece geç saatlere kadar oturduklarını anlatan anne Gülhan Göbelek, “Sabaha karşı dolapların sesini hissettim. Çocuklarıma seslendim, 'deprem oluyor' diye. Uykulu şekilde girişe geldik kapı zor açıldı. Arkamızdan molozlar düşmeye başlamıştı. Ev üzerimize gelmeye başladı, dışarı çıkar çıkmaz ev arka bölüme düştü. Dışarıda yağmur vardı, karanlıktı aklıma kıyamet geldi” dedi.    "Kurtulamazdık"    En büyük şanslarının evin arkaya doğru yıkılması olduğunu niteleyen Göbelek, “ Ev öne doğru yıkılsaydı kurtulamazdık. Bizi yeni yapılan kolon ve demir kapı korudu. Hiç bir eşyamızı evden alamadık. İki gün önce geri geldik evimizden bir şey kurtarabilir miyiz diye?35 yıllık emeğimiz gitti. Ne kıyafet eşya hiçbir şey alamadık. Hepsi pres gibi ezildi. Hatay’ın kısa sürede düzeleceğine inanmıyorum. Hayatta olduğumuza çok şükür Allah’ım bana ailemi bağışladı” diye konuştu.    "Ev öne gelseydi enkaz altında kalacaktık"    Ailesini önce Allah daha sonra öndeki iki kolonun koruduğunu ifade eden İbrahim Göbelek, “ Herhalde zemin gevşek olduğu için ev arkaya doğru gitti. Eğer öne gelseydi enkaz altında kalacaktık. Bu kolonları ve merdiven direklerini iyileştirme yapmıştım. Buda ailemi kurtardı. Yurt dışında çalışarak bu evi yapmıştım. Üniversiteye giden iki çocuğum var onların kiralarını ödüyorum. Biz devletimize güveniyoruz, evlerimizi yapacaktır” dedi.

Perde ve çarşafla hayata tutunmuş! Haber

Perde ve çarşafla hayata tutunmuş!

Hatay'da depremde anne, baba ve kardeşini kaybeden 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Ümmühan Nur Kalkan'ın zemin katta oturmalarına rağmen, 2 kat dibe çöken binanın 4'üncü katındaki daireden komşuları ile birlikte perde ve çarşaflardan yapılan halatla aşağı inerek kurtulduğu öğrenildi.      Türkiye'yi yasa boğan depremlerden en çok yara alan Hatay'dan geriye hem yaşama tekrar dönüşler hem de acı hikayeler kaldı. Antakya ilçesi Cebrail Mahallesi'nde bulunan 4 katlı bir bina depremle 2 kat dibe çökerek, yaklaşık 2 metre de kaydı. Binanın birinci katındaki dairede yaşayan Kalkan ailesinden anne Hatice çökme anında, baba Yılmaz ve  çocuklarından 14 yaşındaki Abdullah Gani kurtarıldıktan bir süre sonra hastanede hayatını kaybetti. Aileden 12 yaşındaki Muhammet komşuların yardımı ile babaanne ise Mersin'den gelen ekipler tarafından yaralı olarak kurtarılırken, 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Ümmühan Nur'u ise çıkıştaki çelik kapı korudu. İzcilik Federasyonu il temsilcisi olan babasından aldığı eğitimler sayesinde soğukkanlı olan ve oradan kurtulup komşularının olduğu merdiven boşluğuna geçen Ümmühan Nur onlarla birlikte yukarı çıkarak 2 kat seviyesine düşen 4'üncü kattaki daireye girdi. Burada Ümmühan Nur ve komşuları perde ile çarşaftan yapılan halatla aşağı inerek kurtuldu.      "Çelik kapı hayat üçgeni oldu"    Deprem anında yatağın sallanması ile uyandığını belirten Ümmühan Nur Kalkan, "Kitaplığıma baktım çök kapan tutun yaptım. Baktım ki deprem durmayacak koridora çıktım. Kardeşlerim o an evden çıkıyordu. Ben de tam çıkış kapısına vardım, yerden deprem ikinci defa şiddetli vurdu. O an bina üstümüze çöktü. Beni çelik kapı korudu, hayat üçgeni oldu" dedi.      "Perde ve çarşaflardan halat yaptılar, oradan indik"    Bina üzerlerine düştükten sonra komşularına 'sakin olun' dediğini dile getiren Kalkan, "Sessiz olun, panik yapmayın bekleyin dedim. Depremin durduğunu anlayınca o molozların arasından kendimi kurtardım. Sonra kardeşim Gani seslendi bana 'ben buradayım üstüme moloz düştü kalkamıyorum' diye. 'Tamam seni de çıkaracağız, sakin ol' dedim. Herkesi sakinleştirdim apartman boşluğuna çıktık biz orada artçı sarsıntılar oldu. Onların bitmesini bekledik biz. Onlar bittikten sonra da komşularla üst kata çıktık. Açık olan bir daireden perdelerle çarşaflarla halat yaptılar. Oradan aşağı indiler, biz de oradan sallanarak aşağı indik" diye konuştu.      "Annem, babam ve kardeşim öldü"    Aşağıdayken tekrar kardeşine 'seni de kurtaracağız oradan' diye seslenmeye devam ettiğini aktaran Kalkan, "En küçük kardeşim enkazdan çıkmıştı. Onu komşumuz buldu getirdi bize. Aradan 3-4 saat sonra da ortanca kardeşim Gani'yi getirdiler ayakları tutmuyordu. Bilinci açıktı benle konuştu. Hastaneye gittik. Hastane can pazarı zaten bir hasta gidiyor bir hasta geliyor. Orada Gani'yi kontrol ettirdim kalbi durdu. Kalp masajı yapıp acile sevk ettiler. Hastanede yoğun bakıma sevk edildi. Yoğun bakımda entübe oldu. Sonra hemşire uyandı 'gelip konuşabilirsin' dedi. Gittim yanına 'kapının önündeyim seni bekliyorum' dedim. Orada bir kelime söyledi anlamadım. Sanırım veda etti. Sonra 6-7 gibi uyudum hemşireler uyandırdı, kardeşimin vefat ettiğini söylediler. Görmek istiyor musun dediler 'hayır yaşarken hatırlamak istiyorum' dedim" diye konuştu.    Depremde kardeşinin yanı sıra annesi ve babasını kaybettiğini aktaran Kalkan, "En küçük kardeşim ile ben sağım. Kaybettim dediysem şehit oldular, görüyorlar, dinliyorlar. Şehitler ölmez" diyerek sözlerini tamamladı.

Anneannesi kolonlara siper oldu, Asel Erva hayata tutundu! Haber

Anneannesi kolonlara siper oldu, Asel Erva hayata tutundu!

Türkiye, 6 Şubat Pazartesi günü Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle sarsılırken, Antakya’da büyük yıkımlar oldu. Antakya’da yıkılan 6 katlı apartmanın enkazından 7 saat sonra ekipler tarafından sağ olarak çıkarılan 4 yaşındaki Asel Erva Malatya, depremde kendisine siper olan anneannesini kaybederken, ailesi ile birlikte geldiği Mersin’in Silifke ilçesinde depremi unutmaya çalışıyor.     Antakya’da 4 yaşındaki Asel Erva Malatya’nın anneannesi ve dayısı ile birlikte kaldığı 6 katlı bina depremde yerle bir oldu. Enkazda 7 saat kaldıktan sonra ekipler tarafından kurtarılan 4 yaşındaki Asel Erva Malatya’nın anneannesi Nesrin Pak hayatını kaybederken dayısı Oğuzhan Pak enkazdan sağ olarak çıktı. Depremde anneannesi Nesrin Pak’ın Asel Erva’nın üzerine kapanması ile hayatı kurtulan Asel Erva ise anneannesinin öldüğünü bilmiyor. Asel Erva Malatya’nın bulunduğu çöken binada toplam 35 kişi hayatını kaybederken, enkazdan çıkan Asel Erva, annesi Burcu, babası Gökhan, 1 yaşındaki kardeşi Elisa Malatya, dayısı Oğuzhan Pak ve yakınları ile birlikte Silifke ilçesinde kaldıkları kiralık evde depremi unutmaya çalışıyor.       Deprem günü anneanne Nesrin Pak, Asel Erva’nın kendi evlerinde kalmasını istedi    Depremde evlerini, arabalarını ve 50’den fazla yakınlarını kaybettiklerini belirten Gökhan Malatya, “Şubat ayının 5’inde Pazar günü kayınvalidemde yemek yedikten sonra eve doğru yola çıktık. Kayınvalidem o gün torununun yanında kalmasını istemişti. Sonra biz eve geçtik. Evde uyurken saat 04.17 sıralarında Antakya’da depreme yakalandık. Kızım, kayınvalidem ve kaynım aynı evde kalıyorlardı. Biz hasarlı binadan kurtulduk. Kayınvalidemin binası komple yıkıldı. 7 saat sonunda kayınvalidem ve kızıma ulaştık. Kayınvalidem kızıma siper olmuştu. Kızımı sağ salim enkazdan çıkardık. O süreçten sonra Antalya Serik’e geçtik. Devletimizden Allah razı olsun. Bizi orada misafir ettiler. Sonra Mersin Silifke’ye geldik. Burada bir yardımsever ailenin bize verdiği evde kalıyoruz. Silifke kaymakamlığı ve Silifke İlçe Milliği Eğitim Müdürlüğü saoğlsunlar bize yardımcı oluyorlar. Evlerimiz yıkıldı arabamız gitti. Buna da şükür devletimiz var olsun” dedi.       Evimiz tamamen yıkıldı    Deprem sonrası ağır hasar alan evlerinin daha sonra tamamen yıkıldığını belirten Burcu Malatya, “1 yaşındaki kızımın yanındaydım. Depremde eşim yanımıza geldi. Sakin olmamızı istedi. Deprem biter bitmez dışarı çıktık. Asel Erva kızım annemin yanındaydı. Yürüyerek evlerine gittik. Bina yıkılmıştı. Daha sonra bekledik. Gün ağırınca kızımın enkazdan çıkarıldığını duyduk. Amcalarım kızımızı bize getirdi. Annemi kaybettik. Abim de enkazdan sağ çıktı” diye konuştu.   6 şubat günü yaşanan depremde binalarının yerle bir olduğunu belirten Oğuzhan Pak, 9 saat enkaz altında kaldığını, annesini kaybettiğini, yeğeninin ve kendisinin kurtarıldığını durumunun iyi olduğunu söyledi.        Dayısı öldü kızı İrem enkaz altından sağ çıktı    Malatya ailesinin dayıları Ahmet Zeytunlu’nun yaşanan depremde hayatını kaybettiği, kızı İrem Zeytunlu’ya siper olduğu için kızını kurtardığı belirtilirken, enkaz altında İrem Zeytunlu’ya ulaşan çevre sakinlerinin olayı cep telefonu kamerasına kaydedip adres sorması İrem’in de adreslerini acı duyarak söylemesi cep telefonu kamerasına yansıdı.

Depremzede madenciler Hatay'daki mücadeleyi anlattı Haber

Depremzede madenciler Hatay'daki mücadeleyi anlattı

Adana’da kendileri de depremzede olan özel bir madencilik firmasında çalışan madenciler, ailelerini güvenli alanlara taşımalarının ardından Hatay’da enkaz altında kalan madencileri kurtarmak için seferber oldu.     67 madenci gönüllü olarak depremin 2. günü gittikleri Hatay’ın Antakya ilçesinde 115 kişiyi enkazdan çıkarırken, 11 kişiyi sağ olarak kurtardı. Depremin 6. günü 5 aylık hamile bir kadını ve depremin 153. saatinde Rabia öğretmeni kurdukları tünel ile kurtaran madenciler, yaşadıklarını hüzün ve sevinçleri unutamazken madenci olmanın ve enkazdan 11 insanı çıkarmanın mutluluğunu yaşıyorlar. Bir hafta boyunca enkaz altında kalan vatandaşları kurtarmak için yaşadıklarını aktaran madenciler, yerin altında yıllarca cevher ararken şimdi bir insanı enkazdan canlı çıkarmak için verdikleri mücadelede yorulmadan çalıştıklarını ifade etti.       “Bir can bir candır, iyi ki madenciyiz”    Madenci Hamza Karaca, Rabia öğretmene ilk ulaştıklarında zorlu bir süreç başladığını kaydederek, “Bize bir asker enkazdan ses aldığını söyledi. Yaklaşık 2 saat süren çalışma ile dar bir alan açtık ve ulaştık. Rabia öğretmen bir başörtüsü ve çorap istedi verdik. Çok dar bir alandı. Enkaz çok birbirine girmişti yanında annesi vefat etmişti. Bir yudum su içirdik ve kendisini yormamasını söyledik. Kalorifer peteğini keserek çıkardık. Dünyaya bedel bir can. Çok soğukkanlıydı. Sırt üstü çekerek çıkardık. Maalesef annesi vefat etmişti onu da çıkardık. Daha sonra bir başka enkazda 4-5 aylık hamile bir bayan vardı, onun bulunduğu zemin çok kötüydü. Onu da dar bir alan çıkararak madencilik teknikleri ile kendisini çıkardık. İyi ki madenci olmuşuz. Şimdi umarım tüm kurtardığımız canlar iyidir. Kozan’dan gelip kendilerini kurtardığımızı ifade etmiştik. İyi haberlerini almak bizi daha da mutlu eder. Beni Rabia öğretmeni kurtarırken en çok etkileyen elinde bir kağıt vardı ve karanlıktı onu okuyabiliyordu. Bu beni çok etkilemişti” dedi.       “Aklımız hala orada”    Madencilerden Mustafa Kara ise 30 yıllık madenci olduğunu, ilk kez böyle bir afet ile karşılaştıklarını ama can kurtardıkça orada büyük bir mutluluk duyduğunu kaydetti. Kara, "Şimdi geldik ama hala aklımız orada. Her anımızda oradaki yaşadıklarımız gözümüzün önünden gitmiyor” diyerek duygularını paylaştı.     “Anlatırken boğazımız düğümleniyor her birinin ayrı hikayesi var”    Maden mühendisi Habip Karaduman ise “Anlatması çok zor, ülkemiz adına büyük bir felaketti. 8 günde cansız bedenler çıkardık ama 11 can kurtardık. İtfaiyeciler, madenciler, gönüllüler hep birlikte büyük bir mücadele verdik. Hep bir umut vardı enkazlarda. Enkazdan vatandaşları çıkarırken açtığımız tünellerde artçı depremler vardı. Büyük bir fedakarlıktı ve onlarca kişiyi kurtardık. Çok büyük bir mutluluktu. Unutmadığım 5 aylık hamile bayan yanında vefat eden eşi ile 6 gün boyunca yan yana kalması çok zorluydu ama biz su verdik, maske vermek istedik, ben iyiyim demesi çok zorlu şartlarda ben iyiyim demesi beni çok etkiledi. Allah yardım etmiş. Bizi en çok zorlayan bina yapısını, depremde farklı yerlerde bulmak zorlu bir süreçti. Merdiven boşluğu dediğimiz alanlarda cansız bedenlere ulaşmak bizleri çok üzdü. Keşke yaşam üçgeni olabilseydi. Benim baba mesleğim, çok gururluyum. Oradaki madencilerle ve mücadele eden herkesle gurur duyduk. Keşke olmasaydı ve daha güzel yerlerde tanışsaydık. Uyumadık yemek yemedik ama yorulmadık. Tüm kurtardıklarımızı merak ediyoruz ama umarım iyilerdir” dedi.       “Yer altıdan hep cevher çıkardık ama can çıkarmak farklı bir duygu”    Rabia öğretmeni kurtarma çalışmasında yer alan İlyas Beydilli ise her enkazın bir burukluk ve kurtarma mücadelesinin başladığı alan olduğunu belirterek, “Ses dinleme yaptık, tüm arama kurtarma ekipleri ile birlikte büyük bir mücadele verildi. Ülkemiz adına çok üzgünüz. Beni en fazla etkileyen Rabia öğretmen. Küçük bir koridor oluşturduk. Bizi bir asker durdurdu ve yardım istedi. Bir ses duyunca mutlu oluyorsun ve kurtarma mücadelesi başlıyor. Rabia öğretmene yaklaşınca ilk eşarp ve çorap istedi. Biz de temin ettik. 10 metrelik bir koridordan çıkardık. Orada kendini düşünmeden ona maske uzattım, bana maskeyi sen tak dedi. Çıkartıldığında anlatılmaz bir mutluluk vardı. Umarım iyidir. Bir de enkaz altından kedimiz vardı ve onu çıkardık. Bir küçük kedi kadar yer vardı ve ufak bir sopa ile çıkardık. Bizim için tarifi zor duygu. Yer altıdan hep cevher çıkardık ama can çıkarmak farklı bir duygu” dedi.       “Yerin atında biz olsak dışarda beklentin ne olurdu diye düşünüyor insan”    67 kişilik gönüllü maden ekibinin de depremzede olduğunu ve insanlar için kendi ailelerini güvenli bölgelere bırakarak mücadeleye katıldıklarını aktaran Ömer Lütfü Doğan ise “Ekiplerimizin gönüllü mücadelesi çok büyüktü. 67 kişilik ekiple herkes elinden geleni yaptı. İnsan empati yapıyor ve yerin altında sen olsan dışardaki insanlardan beklentin ne olurdu diye düşünüyor” diye konuştu.

Bursa’nın deprem mağduru Hatay’a destekleri 'Büyük' Haber

Bursa’nın deprem mağduru Hatay’a destekleri 'Büyük'

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Hatay’daki Koordinasyon Merkezi’ni ziyaret eden AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Leyla Usta, “Hatay’da büyük bir Bursa ailesi gördüm. Bursalı hemşehrilerimizin Hatay’a destekleri büyük. Hataylılar da bu destekleri hiçbir zaman unutmayacaktır” dedi.    Hatay’da Türkiye genelinden gelen yardımların dağıtımı, geçici yaşam alanlarının oluşturulması ve seyyar tuvaletlerin kurulması görevlerini üstlenen Bursa Büyükşehir Belediyesi, depremin yaralarını sarmak için çalışmalarını canla başla yürütüyor. Hatay’da adeta lojistik bir üs kuran Bursa Büyükşehir Belediyesi, 400’ü aşkın personel, 150’ye yakın araç ve ekipmanla gece gündüz sahada çalışıyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da AK Parti MKYK üyesi Ayhan Salman ile birlikte sahada yürütülen çalışmaları yakından takip ediyor. Bu arada, Hatay’daki deprem yaralarının tespiti için bölgede bulunan AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Leyla Usta, gece saatlerinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Koordinasyon Merkezi’ni ziyaret etti.    Başkan Aktaş’tan Hatay genelinde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi alan Usta, her türlü donanıma sahip olan AKOM aracında hem Hatay’ın havadan çekilmiş görüntülerini izledi hem de Bursa itfaiyesinin arama kurtarma çalışmalarında kullandığı termal görüntüleme sistemi hakkında bilgi aldı.    Büyük Bursa ailesi    Başta depremden zarar gören 11 il olmak üzere tüm Türkiye’ye geçmiş olsun dileklerinde bulunan Usta, “Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin lojistik üssündeyiz. Pek çok Büyükşehir’imiz burada. Ancak Bursa, gerçekten harika bir planlama ile düzen içinde çalışmalarını yürütüyor. Hem şehirdeki düzeni-temizliği sağlamak hem de oluşturulacak konteyner kentlerin alt ve üst yapısını kurmak için çalışıyor. Bursalı hemşerilerimize çok teşekkür ediyorum. Hatay’a destekleri çok büyük. Burada büyük bir Bursa ailesini gördük. Başkanımı ve ekibini tebrik ediyoruz. Gerçekten zor zamanda iş yapmak, en kıymetlisi en değerlisi aslında. Hataylılar da bu hizmetleri unutmayacaktır. Hatay’da, Antakya merkezde Bursa var, Kocaeli, Konya, Denizli belediyeleri var. Hepsini tebrik ediyorum. Emeklerine sağlık. Burada emek veren belediye başkanından en alttaki işçisine kadar herkesin emeği çok kıymetli. Allah hepsinden razı olsun. Elbirliğiyle Hatay’ı yaşanabilir ve güvenli şehir haline getirelim istiyoruz” diye konuştu.    Usta, koordinasyon merkezinden ayrılmadan önce Büyükşehir’in saha ekibiyle hatıra fotoğrafı da çektirdi.

Depremde ailesini kaybetti: Hanginize sarılayım?.. Haber

Depremde ailesini kaybetti: Hanginize sarılayım?..

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat günü meydana gelen iki ayrı deprem 11 ilde etkili oldu. Yıkılan binalarda enkaz altında kalan 42 binden fazla insan hayatını kaybederken yüz binlerce vatandaş evsiz kaldı. Depremin en çok etkilediği illerden biri de Hatay oldu. Hatay’da Antakya Devlet Hastanesinde hemşirelik yapan karı koca Emine (28) Ahmet (29) Yıldırım, çocukları Zeynep ve Erbap Yıldırım (2) ile çocuklara bakmaya gelen teyze Seher Güngör (21) enkaz altında kaldı. Baba Mahmut Güngör (56) depremden sonra Hatay’daki çocuklarına ulaşamayınca hemen akrabalarıyla birlikte Hatay’a gidip onları kurtarmak için mücadele başlattı. Ancak günlerce yapılan çalışma sonucunda damadı, torunu Zeynep ve kızı Emine’nin cansız bedenine ulaştı. Diğer kızı Seher ve torun Erbap sağ olarak kurtarıldı. Seher Güngör de hastanede hayatını kaybetti. Torun Erbap’ın ise ayağı kesildi. Aileden geriye bir tek 2 yaşındaki Erbap kaldı. Baba Güngör, damadı, iki kızı ve torununun cenazesini Adana’da Kabasakal Mezarlığında toprağa verdi. Anne Ümmü Gülsüm Güngör ise mezarda iki kızı, torunu ve damadının mezarlarına sarılarak gözyaşlarına boğuldu. Güngör, Hatay’a yeğenlerine bakmak için depremden iki gün önce giden kızı Seher Güngör’ün mezarına sarılıp toprağa öperek, “Ben sana gelinlik giydirecektim kefen giydirdim. Beyaz kefenlerle gittin kuzum sen. Beyaz kefenlere karıştın kuzum sen” diye ağlaması yürekleri yaktı. Anne Güngör'ün daha sonra torunu Zeynep’in mezarına sarılıp, “Zeynep’im küçücük Zeynep’im. Hanginize sarılayım ben hanginize. Hanginizle hasret gidereyim ben. Kuzum ciğerim Emre’m. Seher’im, Emine’m ciğerim kuzum” demesi herkesi duygulandırdı.    Baba Güngör ise, “Depremde eniştem, iki kızım, bir torunum öldü. Kurtaramadık, biri sağ çıktı kurtaramadık. Bir torunumu kurtardık onun da ayağı kesildi. Kızım ve damadım hemşire Antakya Devlet Hastanesinde, diğer kızım da iki gün önce yeğenlerine bakmak için Hatay’a gitmişti. O da orada depreme yakalandı. Bina depremde yıkılmış. Biz de Adana’dan gittik. Köylüler sağ olsun yardım ettiler ama kurtaramadık” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.