Hava Durumu

#Göç

Lodoshaber.Com - Göç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Göç haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Avrupa’da göç krizi! Haber

Avrupa’da göç krizi!

Ortadoğu’daki durum, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş gibi sebeplerden ötürü son yıllarda Avrupa’ya göç çok yüksek oranda artmış durumda. Nitekim AB Sınır Koruma Ajansı Frontex, Avrupa Birliği’ne (AB) Akdeniz üzerinden giriş yapan düzensiz göçmenlerin sayısında yüzde 13’lük artış meydana geldiğini açıkladı. DW Türkçe’nin aktardığı habere göre, bu yılın başından beri AB’ye giriş yapan düzensiz göçmen sayısının 2016’dan beri en yüksek orana ulaştığı kaydedildi. Bu durumun en çok hissedildiği ülkelerinde başında Almanya gelirken, yetkililer daha sert önlem alınmasını istiyor. Özellikle sınır bölgelerinde daha katı önlemlerin alınması gündemde. ‘Putin istiyor’ Alman Polis Sendikası Başkan Yardımcısı Manuel Ostermann, “Mevcut rakamlar, özellikle de İçişleri Bakanı’nın hâlâ gerçeklere göz yumduğu düşünülürse, ürkütücü” ifadelerini kullanırken, Polonya sınırında kaçak geçişlerin yüzde 143 arttığını ifade etti. Ostermann, İsviçre sınırında dahi kaçak geçişin yüzde 201 oranında artmasından dem vurdu. Almanya’da basında çıkan ve sınır güvenlik birimlerinin gözlemlerine dayanan haberlere göre, Belarus’tan Polonya’ya ve oradan da Almanya’ya, “Doğu Rotası” olarak adlandırılan yolla gelen göçmenlerin sayısı giderek artıyor. Almanya Polis Sendikası Başkanı Heiko Teggatz, “Putin kitlesel göçle Avrupa’yı, Almanya’yı ve sosyal sistemimizi kasıtlı olarak zayıflatmak istiyor” derken “Putin ve Lukaşenko kaçakçılarla ortak hareket ediyor. Göçmenlerin çoğunun pasaportlarında Rus vizesi ya da giriş damgası var” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Hollanda’dan yeni sığınmacı kararı Hollanda hükümeti, Ukrayna’da geçici oturma izni bulunan üçüncü ülke vatandaşlarını sınır dışı etme kararı aldı. Daha önce çoğunluğu Suriye ve diğer Ortadoğu ülkelerinden gelen bu kişilerin, Ukrayna vatandaşları gibi Hollanda’da ‘geçici koruma hakkı’ bulunuyordu. Ancak ülkelerinden kaçarak Ukrayna üzerinden Hollanda’ya gelen kişilerin sayısında artış olması üzerine hükümet adım attı. Son olarak Rotterdam Mahkemesi, Ukrayna’dan gelen bir Tanzanya vatandaşının sınır dışı edilme kararını haklı buldu. Kırım’a İHA yağmuru Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş devam ederken, iki ülkenin insansız hava araçlarıyla (İHA) yaptığı saldırılar da sürüyor. Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna’nın S-200 füzesiyle Kerç Köprüsü’nü hedef aldığı saldırının engellendiğini duyurdu. Can kaybı veya hasar meydana gelmediği belirtilirken, sosyal medyada paylaşılan videolarda KırımKöprüsü’nün etrafından dumanlar yükseldiği görüldü. Öte yandan Ukrayna’nın gece saatlerinde Kırım Yarımadası’na 20 İHA’yla saldırı girişiminde bulunduğunu, İHA’ların havada imha edildiğini açıklamıştı. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Ukrayna’nın Kırım’a gerçekleştirdiği iki saldırı girişiminin karşılıksız kalmayacağını ifade etti. Öte yandan Zaporijya ve Harkov bölgelerine Rusya’nın düzenlediği saldırılarda iki kişi hayatını kaybetti. Hollanda’da uygulanan göçmen politikası son dönemde ülke içinde ciddi gerginliklere neden olmuş durumda. Hollanda’da hükümet, koalisyon ortaklarının, göç politikası ve çatışma bölgelerinden gelen mültecilerin savaş sona erince ülkelerine gönderilmesini öngören yeni iltica planı konusunda anlaşma sağlayamaması üzerine düşmüştü.

AB’den göç ve iltica için yeni kurallar    Haber

AB’den göç ve iltica için yeni kurallar   

AB üye ülkeleri üzerinde artan göç baskısı ve bazı üye ülkelerin talebi üzerine Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda AB’nin göç ve iltica kurallarını değiştirecek paket onaylandı. Pakete göre, AB üye ülkeleri kendi aralarında yeni göç ve iltica kuralları benimseyecek ve üye ülkeler arasında acil durumlarda zorunlu dayanışma yapılacak. Onaylanan yeni kurallarda, düzensiz göçmenlerin geri dönüşünü hızlandırılması ve AB ülkelerine seyahat edilmesini engellemeye yönelik tedbirler yer alıyor.    AP tarafından yapılan açıklamada, söz konusu kuralların bir AB üye devletinin giriş koşullarını karşılamayan kişiler için AB sınırlarında uygulanacağı aktarılarak, tanımlama, parmak izi alma, güvenlik kontrolleri, ön sağlık ve güvenlik açığı değerlendirmeleri yapılacağı ifade edildi.      Göç baskısı altındaki ülkeye destek olunacak    Yoğun göç baskısı altındaki ülkelere diğer AB ülkelerinin yardım edeceği belirtilen açıklamada, iltica başvurusunun işlenmesinde üye devletlerin sorumluluklarını belirlemek için gelişmiş kriterler ile sorumluluğun adil bir şekilde paylaşılmasını sağlanacağı, denizde arama-kurtarma operasyonlarını takip etmek de dahil olmak üzere göç baskısı yaşayan ülkelere yardımcı olmak için bağlayıcı bir dayanışma mekanizması olacağı ifade edildi.    Üçüncü ülke vatandaşlarının ani kitlesel gelişlerinin belirli bir üye devlette bir kriz durumuna yol açması halinde diğer üye ülkelerin, mültecilerin bir kısmını kendi ülkelerinde ağırlayacak ve göç baskısı altındaki ülkeye destek sağlayacak.    AP Genel Kurulunda ayrıca, AB ülkelerinde 3 yıllık yasal ikametten sonra uzun vadeli izinlerin verilmesinin hızlandırılması ve geçici koruma statüsünden yararlanan kişilerin entegre olmasını da öngören kararda onaylandı. Kararda, “AB'de uzun süreli ikamet edenler, ek çalışma kısıtlamaları olmaksızın başka bir AB ülkesine taşınabilecek ve bakmakla yükümlü oldukları çocuklarına otomatik olarak aynı statü verilecek” denildi.

Türkiye'de her santimetrekarede deprem tehlikesi var! Haber

Türkiye'de her santimetrekarede deprem tehlikesi var!

Depremin ardından vatandaşlarda deprem tedirginliği arttı ve göç ihtimali ortaya çıktı. Göç hareketliliğine dikkat çeken Prof. Dr. Süleyman Pampal, “Türkiye’de deprem tehlikesi olmayan santimetrekare yok” dedi. Ülkenin tamamının yüksek deprem tehlikesi altında olduğunu söyleyen Pampal, Ankara’nın İstanbul’dan daha az tehlikeli olmadığını belirterek “Vatandaşlarımız başka yerlere göçme yerine bulundukları yerleri, binaları depreme dayanıklı hale getirerek yaşamak durumunda" ifadelerini kullandı. Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra deprem bölgesi dışındaki illerde de deprem endişesi yaşanmaya başladı. Herkes, bulunduğu bölgedeki deprem riskini araştırırken oturduğu binanın depreme dayanıklı olup olmadığını da merak ediyor. Bu doğrultuda, deprem riski olan bölgede yaşayan vatandaşların, deprem riskinin daha düşük olduğu söylenen yerlere göç etme ihtimali de doğru. Vatandaşlar, konuyla ilgili bölge arayışına ve alternatif yollar araştırmaya girerken Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Pampal'dan dikkat çeken bir açıklama geldi. Prof. Dr. Süleyman Pampal, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından özellikle İstanbul'da 'deprem göçü' yaşandığını söyledi. Türkiye’nin tamamının deprem bölgesi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Pampal, "Türkiye'de deprem tehlikesi olmayan santimetrekare yok. Türkiye'nin tamamı, yüksek deprem tehlikesi altında. Son zamanlarda gündeme sık gelen İstanbul, İzmir, diğer yerler konuşulunca insanlar; kaygılanıyor, göçe hevesleniyor. Türkiye’de nereye giderseniz gidin yüksek deprem tehlikesi ile karşı karşıya kalacaksınız. Haritaya bakıp 'Burası daha az koyu' diyerek, göç etme kararı almasınlar. Türkiye'de sarı, beyaz yer yok; bunu yıllardır konuşuyor, bilimsel platformlarda dile getiriyoruz. Türkiye’nin her tarafı birbirinden tehlikeli" diye konuştu. "BU, TEHLİKENİN KATMERLİ OLDUĞUNU GÖSTERİR" Prof. Dr. Pampal, dünyada en büyük yıkıcı depremlerin gizli faylarda olduğuna vurgu yaparak, "Türkiye oralardan daha az tehlikeli değil, Türkiye daha çok tehlikeli. Türkiye levha sınırlarında. Belirlenmiş 500’ün üzerinde aktif fay var, belirlenememiş olanlar da vardır. Maden Tetkik ve Arama (MTA) diri fay haritasını 2010’lu yıllardan sonra yeniledi, diri faylar 2 katına çıktı. MTA, hiç şüpheniz olmasın ki bu son diri fay haritasını önümüzdeki dönemlerde yenileyecek, belki bu diri fayları 800-900’a çıkacak. Ülke örümcek ağı gibi her tarafı aktif faylar ile kırılmış, kesilmiş, örülmüş durumdadır. Bu fayların üzerine de alüvyon ovalar gelmiş, fayları gizlemiştir. Şehirlerimiz de altında aktif faylar olan alüvyon ovaların üzerine kurulmuştur. Bu, tehlikenin katmerli olduğunu gösterir" dedi. "ANKARA İSTANBUL'DAN DAHA AZ TEHLİKELİ DEĞİL" Prof. Dr. Pampal, Ankara ve bölgesinin de deprem riski açısından önemli olduğunu kaydederek, "Ankara, İstanbul’dan daha az tehlikeli değildir. Ankara’ya 30 yıl emek verdik; çalıştaylar yaptık, bildiriler sunduk. Ankara’nın deprem tehlikesi Türkiye’nin diğer bölgelerinden daha az değil İstanbul’dan, İzmir’den daha az değil. Ankara’nın 50 kilometreye kadar yakın çevresinde yıkıcı deprem yaratma potansiyeli olan faylar var. Tuz Gölü fay hattı, Haymana üzerinden Ankara’ya geliyor; 7’den büyük deprem yaratma potansiyeli var. Son günlerde gündeme geldi Yapracık fayı. Bunlar aktif faylar, çok sayıda var" diye konuştu. "BÖYLE ŞEYLERİ BIRAKSINLAR" Prof. Dr. Pampal, Ankara'da yapı stokunun depreme dayanıksız olduğuna dikkat çekerek, "Ankara'da uygun zemine doğru yapı ilkesinden sapılmış. Ankara’nın yarıya yakın zemini ivme değerlerini artıracak zeminler. Bunların üzerinde çok katlı ağır betonarme yapılar yapılmış ve bunlar deprem yönetmeliğine uygun olmayan şekilde yapılmış. Yapı stoku depreme dayanıklı değil bu da riskin çok büyük olduğu anlamına gelir. 'İstanbul’dan Ankara’ya gideceğim, Karadeniz’e gideceğim'. Vatandaşlarımız böyle şeyleri bıraksınlar. Vatandaşlarımız, başka yerlere göçme yerine oturacakları kendi bulundukları yerleri, içinde yaşadıkları binaları depreme dayanıklı hale getirerek yaşamak durumundalar. O çabayı göstersinler. Önümüzde çok kötü bir örnek var, gösterilmesi gereken duyarlılık gösterilmeli. Bundan sonra beklenen diğer depremler olduğu takdirde çok daha kötü oluruz, altından kalkmaktan zorlanırız. Vatandaşlarımız ve yönetimlerimiz ile seferberlik ruhu ile bu problemi çözmeliyiz, yapılarımızı depreme dayanıklı hale getirerek yaşayabiliriz. Depreme dayanaklı olmayan stoku dayanıklı hale getireceğiz, tamamını test edeceğiz, dayanıklı olmayanları yıkıp tekrar yapacağız ya da güçlendireceğiz" dedi. "DAHA BÜYÜK DEPREMLERİN OLABİLECEĞİNİN İŞARETİ" Prof. Dr. Pampal, Kayseri'de meydana gelen depremleri de değerlendirerek, "Bu depremlerin olduğu yer Kayseri Erciyes fayı. Bu fayın güneyi Ecemiş fayı; Niğde'nin doğusu Pozantı Mersin, Akdeniz'e kadar uzanan büyük bir fay. Kuzeyi ise Deliler fayı; yine Kayseri civarında Sivas'a doğru uzanan Orta Anadolu fay sisteminin en önemli bileşenlerinden biri. Bu tür depremler daha büyük depremlerin olabileceğinin haberdarı, bölgenin hareketli olduğunu gösteren bir durum. Ecemiş fayı üzerinde 7'den büyük, 7,5'e ulaşacak tarihsel depremler var. Bu aktif bir fay, yıkıcı deprem yaratma potansiyeli olan bir fay. Sivas, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Mersin, İç Anadolu'yu etkileyecek büyük bir fay. Orada da enerji birikmesi var, uzun zamandır kırılmadığı için daha büyük deprem oluşturması söz konusu. Bor civarında da depremler oluyor, Tuz Gölü çayının doğu ucundadır, Bor. Tuz Gölü fayı da Bor'un batısında başlar Aksaray, Şereflikoçhisar, Haymana üzerinden Ankara'ya kadar gelir. Bu fay da 7’den büyük deprem üretme potansiyeli olan aktif bir fay. Bu da yaklaşık 1000 yıldır deprem üretmemiş, o bakımdan yıkıcı deprem potansiyeli olan bir fay. Bu, yakın zamanda deprem olacağı anlamına gelmez ama olma ihtimalinin varlığını vurgulayan olaylardır bunlar" diye konuştu.  Yorum Ekle

Osmaniye'de o ilçenin nüfusu ikiye katlandı! Haber

Osmaniye'de o ilçenin nüfusu ikiye katlandı!

Osmaniye'ye 57 kilometre uzaklıkta ola Sumbas ilçesi 6 Şubat'ta yaşanan depremde yapıların yıkılmamasının ardından kent merkezi ve çevre illerden göç alarak ilçe nüfusunu ikiye katladı. Sumbas Belediye Başkanı Zeki Demiroğlu kendi ilçelerinde de yoğun bir şekilde depremin hissedildiğini ama binaların en fazla 4 katlı olması zemin yapısı nedeni ile ilçede yıkılan bina olmadığını kaydederek depremin ardından vatandaşlar tarafından güvenli bulunduğu için yoğun bir şekilde göç aldığını ifade etti. Eski yapılardan 10 hasarlı bina tespit edildi Ülke olarak Asrın depreminin yıkıcı izlerini birlik berberlik ve dayanışma içinde üstesinden geleceklerine değinen Belediye Başkanı Zeki Demiroğlu “ 10 ilimizde yaşanan iki ayrı deprem ile asrın afetini yaşadık. Ölenlerimize Allah'tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Cumhurbaşkanımız önderliğinde millet olarak birliktelik ile bu depremin yaralarını hep birlikte saracağız. Depremi bizlerde yaşadık. Bizim yaşadığımız bölgenin deprem fay hattına uzak olmasına rağmen şiddetli bir şekilde hissettik. İlçemizde çok katlı binamız yok. 36 iş yeri, 26 kamu binası ve 690 hanemiz var ve 4 kat üzerinde imar izni yok. Zemin olarak sağlam bir zemin. Eski yapılarda denetimlerde 10 hasarlı bina tespit edildi” dedi. "Nüfusumuz ikiye katlandı" İlçedeki nüfus artışı hakkında da bilgi veren Demiroğlu “İlçe merkezimizde 2 bin olmak üzere köylerimiz ile birlikte 13 bin 500 nüfusumuz var. Depremin ardından Adana, Antep, Osmaniye bölgesinde yaşayan vatandaşlarımız ilçemize geldiler. İlçe merkez nüfusumuz 2 bin 100 civarında iken şuan bu nüfusumuz ikiye katladı. Genel olarak baktığımızda nüfus ikiye katlandı. İlçemize gelenleri ziyaret ediyoruz. En çok duyduğumuz çok katlı binalardan yaşanan tedirginlik. İlçede daha güvende hissettiklerini ifade ediyorlar. Bizler için başımızın tacı tüm vatandaşlarımız” diye konuştu.

1 milyon kişinin göç ettiği Mersin'de büyük risk: Konutlar doldu! Haber

1 milyon kişinin göç ettiği Mersin'de büyük risk: Konutlar doldu!

Yıkıcı depremlerin ardından bölgeden yaşanan yoğun göç, çevre illerdeki barınma, altyapı ve sağlık hizmetlerini de tehdit ediyor. 400 binden fazlası kayıtlı olmak üzere bir milyona yakın göç aldığı tahmin edilen iki milyon nüfuslu Mersin, en fazla göç alan kentlerin başında geliyor. Yazlık ve yayla evleri dahil kentteki tüm konut stoku da dolmuş durumda. Mersin, 13,5 milyonluk nüfusun yaşadığı deprem bölgelerinden en fazla göçü alan şehir olurken, artan büyük göç, şehri olumsuz etkilemeye başladı. 400 bini resmi olmak 1 milyona yakın göç aldığı belirtilen şehrin nüfusu bir anda 3 milyona çıkarken, kentteki yayla ve yazlık evler de doldu. 1+1 dairelerin bile kiralarının 10 bine TL’ye çıktığı Mersin’de, artan nüfus nedeniyle sağlık sorunları oluşabileceğinden endişe ediliyor. Konuya dikkat çeken şehir plancıları, özellikle yazlıklarda kanalizasyon sisteminin olmamasının artan göçle birlikte sağlıkta tehdit oluşturabileceğine işaret etti. Ekonomim.com'un haberinde görüşlerine yer verilen, Mersin’in bağlı olduğu TMMOB Şehir Plancıları Odası Adana Şube Başkanı Onur Kafalı, şehre gelen göçün etkileri ve çözüm önerileri üzerine konuştu. Kentteki nüfusun, gelen göçle birlikte sürekli artmaya devam ettiğini kaydeden Kafalı, “Öncelikle kentin sağlık altyapısı güçlendirilmeli. Çünkü şu anda yoğun göçün olduğu yazlık bölgelerinde çoğunlukla kanalizasyon altyapısı yok. Ya foseptik çukur var ya da doğrudan denize veriliyor. Bu durum da kentte sağlığı ciddi şekilde tehdit edecek” uyarısında bulundu. Gelen göçün niteliğine de bakılması gerektiğine işaret eden Kafalı, “Bunların ne kadarı bölgede yazlık sahibi. Gerçekte barınma ihtiyacı olanlar kimler. Bu bilinmezlikler de tespit edilmeli. Buna göre muhtemelen depremzedelerin geçici olarak kalabilecekleri yapılar inşa edilmeli” dedi. KONTEYNER KENTLER ŞEHİRDEN KOPUK OLMAMALI Bu yapıların da şehirden kopuk yelerde olmaması gerektiğini aktaran Kafalı, şöyle konuştu: “Kentle ilişkisi olan yerlerde kurulmalı. İşsizlere iş sağlanmalı. Ucuz yemek imkanları artırılmalı. Aksi takdirde asayiş problemleri başlayabilir. Mersin aynı zamanda turizm geliri olan bir şehir. Turizm sezonu yaklaşıyor. Bu göç problemi kontrol edilmezse sorunlar da olabilir.” 1 MİLYON VARAN GÖÇ ALDI Mersin’inin zaten yurtdışından ve Türkiye’den göç alan bir konumda olduğunu ifade eden Mersin Emlakçılar Odası Başkanı Mehmet Sinan Canpolat da, "Ayrıca depremin yaşandığı şehirlerdeki insanların kentte çok sayıda akrabaları var. Bu nedenle çok sayıda kişi burayı tercih ediyor. Resmi olarak 400 bin kişi Mersin’e göç etmiş durumda. Resmi olmayanı da göz önünde bulundurduğumuzda 1 milyona varan göç aldığımızı tahmin ediyoruz” dedi. Bu sayınında da yüzde 10 ila 15 arasında artan su tüketiminden ölçüldüğünü aktaran Canpolat, “Kentin trafiği tıkanmış durumda. Mersin’in 33 plakası dışında çok sayıda plaka görüyoruz” dedi. Bu nedenle ev fiyatlarının da artış gösterdiğini belirten Canpolat, “Zaten Akkuyu Nükleer Santrali nedeniyle Rusya’dan 2 ila 3 bin arasında bir personel Türkiye’ye gelmişti. Ama şu anda santralde çalışsan sayısı 30 ila 35 bine çıktı. Ayrıca Rusya ve Ukrayna savaşı nedeniyle de 200 ile 300 bin arasında Rus ve Ukraynalı geldi. İkliminin de uygun olmasından dolayı da Hataylılardan çok fazla göç aldık” dedi. "30 BİN TL’YE ÇIKAN KİRALAR VAR" Bu durum nedeniyle bazı ev sahiplerinin fahiş artışlara gittiğini söyleyen Canpolat, düne kadar 3 bin TL olan 1+1’lerin kiraları 7-8 bin TL’lere, 4-5 bin lira olan 2+1’ler 10 bin liralara, 15 bin olan 3+1’ler 25 bin ila 30 bin bandına dayandı. Depremzedeler ne yazık ki bu tür fırsatçı ev sahiplerinin artışlarıyla karşılaştı. Artışların 4 merkez ilçesi dahil 13 ilçenin tamamında yaşandığını da kaydeden Canpolat, “Özellikle sayfiye bölgesi olan Mezitli, Kargıpınarı, Erdemli, Silifk e, Tarsus, Anamur’a kadar uzanan alanda daha ciddi artışlar gözlendi. Zaten buralarda Ruslardan dolayı mülk sahipleri yazlıklarını kiraya vermeye başlamışlardı. Şimdi depremzede vatandaşlarımız da gelince ciddi bir fahiş fiyat artışı yaşanmaya başladı” diye konuştu. Ev ayarlanmayan vatandaşların, spor salonlarında, otellerde, pansiyonlarda ve fuar alanlarında barınma imkanı sunulduğunu söyleyen Canpolat, ancak eve geçmek isteyen depremzeden 1+1 için10 bin liraya yakın kira istendiğini kaydetti. Kira böyle olunca depremzedelerin eve geçmelerinin çok zor olduğunu aktaran Canpolat, normalde kışın atıl durumda olan 100 bine yakın yayla evlerinin de dolduğunu söyledi.   "AFET BÖLGESİ SAYILMALI" Mehmet Sinan Canpolat, bu nedenle nasıl ki Elazığ afet bölgesine dahil edildiyse, Mersin’in de afet bölgesinden etkilenen il statüsüne dahil edilmesini talep ettiklerini kaydetti. Canpolat, diğer türlü şehrin de göç nedeniyle Mersin’de ayrı bir deprem yaşanacağı uyarısında bulundu. Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Mersin Şube Başkanı ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Emlak Komitesi Başkanı Ümit Mete de, kentin ağırlıklı Hatay olmak üzere 1 milyona yakın depremzede göç aldığını söyledi. Şehirde zaten öncesinde fahiş fiyatlar olduğunu aktaran Mete, “İlk dönemlerde 6 bin liralık evi 20 bine kiralayanlar oldu. Temel sorun barınma olunca ne yazık ki çocuklar açıkta kalmasın diye insanlar bu paraları ödediler. Sektör olarak çok üzüldük. Buna karşın sektördeki arkadaşlarımız buna tepki göstererek hizmet bedeli alamdan uygun imkanlarla barınma imkanı sunmaya çalışıyor. Ancak şu anda konut bulmada sıkıntı yaşıyoruz” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.