Hava Durumu

#Aşı

Lodoshaber.Com - Aşı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Aşı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İngiltere'de 7 dakikada uygulanan kanser aşısı kullanıma sunuldu! Haber

İngiltere'de 7 dakikada uygulanan kanser aşısı kullanıma sunuldu!

İngiltere'de, tedavi süresini yüzde 75 kısaltarak yaklaşık 7 dakikada uygulanan bir kanser aşısı kullanılmaya başlandı. Hastaların ilaç tedavi süreleri kısalacak İngiltere Ulusal Sağlık Hizmetleri (NHS) tarafından yapılan açıklamada, kısa süren kanser önleyici enjeksiyon sayesinde bazı hastaların ilaç tedavi sürelerinin de dörtte üçe kadar kısalacağı belirtti. "7 dakikalık enjeksiyonu uygulayan dünyadaki ilk sağlık sistemi" Dünyada ilk olma özelliği taşıyan bu uygulamayla ilgili NHS'den yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: 'İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu'nun (MHRA) onaylamasının ardından İngiltere'deki NHS, her yıl yüzlerce hastaya yedi dakikalık enjeksiyonu uygulayan dünyadaki ilk sağlık sistemi olacak.   Şu anda hastalar yaşamı uzatan immünoterapi atezolizumab'ı hastanede ilaç transfüzyonu yoluyla doğrudan damarlarına alıyor. Uygulanması genellikle yaklaşık 30 dakika sürüyor, ancak damara ulaşmanın zor olduğu bazı hastalarda bu süre bir saate kadar çıkabiliyor. Atezolizumab, hastanın kendi bağışıklık sistemini kanserli hücreleri arayıp yok edecek şekilde güçlendiren bir immünoterapi ilacıdır. Tedavi şu anda akciğer, meme, karaciğer ve mesane dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerine sahip NHS hastalarına transfüzyon yoluyla sunuluyor.' "Yüzlerce hasta hastanede daha az zaman geçirebilecek" NHS Ulusal Kanser Direktörü Profesör Peter Johnson da konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: 'Bu tedavinin dünyada ilk kez uygulamaya konması, yüzlerce hastanın hastanede daha az zaman geçirebileceği ve NHS kemoterapi ünitelerindeki değerli zamanlarını harcamayacakları anlamına gelecektir.'

Kızamık vakaları haziranda pik yaptı! TTB'den aşılama çağrısı Haber

Kızamık vakaları haziranda pik yaptı! TTB'den aşılama çağrısı

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türkiye’de kızamık vakalarına artışına ilişkin verileri paylaştı. Buna göre 2023 yılının ilk altı ayında görülen kızamık olgu sayısında bir önceki altı aya kıyasla arttı. TTB’nin, Sağlık Bakanlığı’nca Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bildirilen vakalardan hazırladığı verilere göre ocak ayında 193 olan kızamık olgu sayısı, seyreden aylarda giderek artarak haziranda 782’ye ulaştı. Verilerde düşük aşılama oranları ise dikkat çekerken, Sağlık Bakanlığı da kızamık vakalarına ilişkin 81 ilin il sağlık müdürlüklerine yazı gönderdi. Yazıda, eksik aşılıların yoğun bulunduğu tespit edilen yerlerde il sağlık müdürlüklerinin koordinasyonunda ilçe sağlık müdürlükleri ve toplum sağlığı merkezleri tarafından oluşturulacak mobil ekipler aracılığıyla aşısız ve eksik aşılı çocukların aşılarının tamamlanması sağlanmalı” denildi. TTB SON 12 AYIN KIZAMIK VERİLERİNİ DERLEDİ Türk Tabipleri Birliği Türkiye'de artan kızamık vakalarının verilerini 'Kızamık Salgını Sürüyor' açıklamasıyla yayımladı. Açıklamada, "Türkiye’de 2023 yılının ilk altı ayında görülen kızamık olgu sayısında bir önceki altı aya kıyasla çok yüksek oranlarda artış yaşandı. Verilere bakıldığında salgın, yaşına göre aşısız ya da eksik aşılı bireylerin salgını gibi görünmektedir" denildi. TTB açıklamasında şu önerilerde bulundu: "Henüz vaka görülmeyen yerlerde, olguların en erken görülme yaşına dayalı olarak belirlenecek alt yaş sınırından (6 ya da 9 ay) itibaren çocukların eksik aşıları hızla tamamlanmalıdır. Salgın görülen yerlerde 15 yaşın altındaki çocuklar başta olmak üzere epidemiyolojik örüntüye göre salgın kontrol aşılaması yapılmalıdır. Ek doz aşılama, aşılama takvimindeki aşılamanın yerini almaz. Zamanı gelince takvimdeki aşı uygulanmalıdır. Ek doz aşı ile aralarında en az 4 hafta aralık bırakmaya dikkat edilmelidir. Kamu otoritesi bölgelere göre aşı oranlarını kamuoyuyla paylaşmalı, alınacak önlemler konusunda başta meslek örgütleri olmak üzere toplum katılımının önünü açmalıdır. Aşı kararsızlığı ile etkin bir mücadele yürütülmelidir." SADECE HAZİRANDA 782 VAKA TTB'nin paylaştığı veriler ise şöyle: TTB'nin Türkiye'deki son bir yılda kızamık olgu sayılarını açıkladığı verilere göre, kızamık, önceki altı aya kıyasla çok yüksek artış gösterdi. Verilere göre, son yılın ilk ayı kızamık sayısı 84 iken, bu sayı son altı ayda 2bin 833 oldu. En fazla kızamık vakası ise 782 vakayla haziran ayında olduğu görüldü.

Bakan Kirişci: “Şap hastalığına karşı 4 buçuk milyon hayvan aşılandı” Haber

Bakan Kirişci: “Şap hastalığına karşı 4 buçuk milyon hayvan aşılandı”

Bakan Kirişci, Türkiye'de şap hastalığının daha önce hiç görülmeyen yeni tipi olan, besi hayvanlarına özgü SAT-2 serotipi şap hastalığa karşı aşıların üretildiği Şap Enstitüsü Müdürlüğü'nü ziyaret etti. Burada hastalığın son durumuyla ilgili açıklamalarda bulunan Kirişci, gerekli önlemler alınmazsa hastalığın ciddi ekonomik kayıplara neden olabileceğini kaydetti.    Kirişci, SAT-2 serotipinin 3 Şubat’ta teşhis edilerek hızlı bir şekilde aşı üretildiğini vurgulayarak, “37 gün gibi kısa sürede bu enstitümüzdeki çalışanlarımız aşılarımız üretilip kullanılabilir hale geldi. SAT-2 önce bir sınır ilimizde görüldü, kendi ürettiğimiz aşılarla ivedilikle bunlara müdahalemizi gerçekleştirdik ve hastalığın ülkemizde yayılmasının da önüne geçmiş olduk. Hayvan varlığımızın tamamının aşılanacağını vatandaşlarımızla paylaşmak isterim” dedi.      “12 milyon aşı üretildi”    Aşı üretim ve uygulama çalışmalarıyla ilgili bilgiler veren Kirişci, “Bugün akşam itibarıyla 12 milyon civarında aşımız üretilmiş olacak. Bunun 9,5 milyonunu sahaya sevk etmiş durumdayız. 9,5 milyon aşı, ihtiyacı olan hayvanlarımıza yapılmaktadır. Aşılanan hayvan sayısı bu akşam 4,5 milyonu bulmuş olacak. SAT-2 serotipiyle mücadele için aşı üretimi sevkiyatı ve aşılama çalışmaları, aşılanması gereken tüm hayvanlar tamamlanıncaya kadar çalışmalar devam edecek, yasaklar da devam ediyor olacak” diye konuştu.    Aşı temininde herhangi bir sıkıntı olmadığının altını çizen Kirişci, “Egzotik olan SAT-2’ye karşı hayvanlarımız maalesef bağışık değildir. Bundan dolayı elimizi zayıflatan önemli noktalardan biri budur. Semptomların ağır seyretmesi nedeniyle oluşması muhtemel kayıpların, üretilen bu aşı sayesinde önlenebileceğini ifade etmiş olalım” dedi.    Bakan Kirişci, SAT-2 serotipine karşı aşı üreten ilk ülkenin Türkiye olduğunu belirterek, “Bundan dolayı da komşu ülkelerden aşıyla ilgili birtakım talepler var. Aşı geliştirmede kullandığımız numunelerle ilgili de talepler var. Bunların başında Azerbaycan, Ürdün, İran ve Rusya gibi komşu ülkeler gelmektedir” açıklamasını yaptı.    Hastalıkla ilgili kararlı mücadelelerin sürdürüldüğünü dile getiren Kirişci, hastalık kontrol altına alınınca kısıtlamaların kaldırılacağını söyleyerek, “Vatandaşımız müsterih olsun, gereken neyse yapılıyor, yapılmaya devam edilecek. Bu hastalık hayvandan hayvana direkt temas, hava yolu, yabani hayvanlar veya enfekte materyaller ile bulaşmaktadır. İnsanlarda herhangi bir hastalığa yol açmadığını ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.      “Nisan sonu itibarıyla hastalık sönümlenmiş olur”    Şap Enstitüsü Müdürlüğü’nün geçtiğimiz yıl itibarıyla 15 milyon doz aşı ihraç ettiğini aktaran Kirişci, şap hastalığında son duruma dair şunları kaydetti:    “4,5 milyon hayvanı aşıladık. Başlangıçtaki seyrimizle bugünkü aşılama kabiliyetimiz arasında iyileşme yönünde trend var. Gerek kesim, gerekse ithalat ve ihracatla ilgili herhangi bir kısıt söz konusu değil. Hayvanların kesiminde bu süreçler işliyor. Nisan sonu itibarıyla inşallah hastalık tamamıyla sönümlenmiş olur ve Türkiye’de artık SAT-2 konusu gündemimizden düşmüş olur diye ümit ediyorum. Çalışmalarımız hedeflediğimiz şekilde hızla ilerliyor. Biz ekonomik olarak kayba uğruyoruz. Özellikle küçükbaş ve büyükbaşta, ette mesela yüzde 30-35 oranında, sütte de yüzde 20 oranında kayıp yaşıyoruz. Türkiye öyle 1 milyon ton et ve süt üreten bir ülke değil. Yüzde 30-35 dediğimizde bu tedbirleri almazsanız ciddi bir kayıp var.”    Şap hastalığıyla mücadelede etkin bir rol oynadığı için Şap Enstitüsü Müdürlüğü'ne ve emeği geçen çalışanlara teşekkür eden Kirişci, burada ayrıca aşı çalışmalarını inceledi, görevli personelle sohbet etti.

15 gün boyunca enkazın altında kalan 'Asi' kurtarıldı Haber

15 gün boyunca enkazın altında kalan 'Asi' kurtarıldı

Adıyaman merkeze bağlı Börkenek köyünde depremden 15 gün sonra enkazda kalan bir inek sağ olarak kurtarıldı. Ardahan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri deprem bölgesinde hasar tespit çalışması ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele kapsamında bölgede göreve başladı. Ekipler Koordinatör İl Müdürü olarak Adıyaman’da göreve başlayan Fatih Cineviz ile birlikte merkeze bağlı köyler ve ilçelerde çalışmalara devam ediyor. Çalışmalar kapsamında Adıyaman'ın Börkenek köyünde bulunan ekipler afetin 15'inci günü, göçük altında kalan büyükbaş hayvanı tespit etti. İş makinesi yardımıyla enkazdan çıkartılan ineğin ilk tedavisini Ardahan İl Tarım ve Orman Müdürlüğünde görevli Veteriner Hekim Akın Saraçoğlu yaptı.    Koordinatör İl Müdürü olarak Adıyaman’da göreve başlayan Ardahan İl Müdürü Muhammet Fatih Cineviz, farklı illerden gelen tarım bakanlığı ekiplerini bulaşıcı hayvan hastalıkları ile mücadele kapsamında organize ediyor. Saha çalışmaları devam ederken, 15 gün boyunca enkaz altında kalan büyükbaş hayvanı tespit ettiklerini söyleyen Cineviz, "İş makinesi yardımıyla ‘Asi’ isimli inek enkazdan çıkartıldı. İlk tedavi Ardahan ekipleri tarafından yapıldı. Kahramanmaraş merkezli deprem afeti hayvancılık işletmelerini de olumsuz etkilemiş durumda. Depremden zarar gören hayvanların halk sağlığını olumsuz etkilememesi adına çalışmalara hızla devam ediyoruz" dedi.

Deprem bölgesinde enfeksiyon riski: Çocuklar aşılanmalı! Haber

Deprem bölgesinde enfeksiyon riski: Çocuklar aşılanmalı!

Deprem bölgesindeki yaraların en hızlı şekilde sarılması için kurulan yaşam alanlarında özellikle hava şartlarından dolayı uzmanlar, oluşabilecek olan enfeksiyon riskine karşı uyarılarda bulunmaya başladı. Daha önceki deprem bölgelerinde yaşanan sağlık sorunları çerçevesinde elde edilen veriler ışığında, “Bundan sonraki süreçte farklı şeylerle mücadele etmek zorunda kalabiliriz” diyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Güzel özellikle bölgedeki çocukların bağışıklık sistemine ve aşılara vurgu yaptı.    Konu dahilinde birçok enfeksiyon yayılımına dair açıklamalarda bulunan Medicana International İstanbul Hastanesi’nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Güzel, “Çocukların bağışıklık sistemleri daha hassas olur. Oradaki iklim şartları da maalesef şuanda oldukça kötü. Depremde enkaz altında kalan çocukların uzun süreli bir yaşam mücadelesi vermiş olması bağışıklık sistemlerini düşürüyor. Aynı zamanda enkaz altında kalmamış olsalar bile şuanda yaşam alanlarındaki su ve diğer hijyen şartlarının da yeterli olmayışı enfeksiyonlara karşı olan durumu daha artırır” dedi.        Çocukluk çağında olanlar için dikkat etmemiz gereken hususlardan bir tanesi “aşılama”    Öncelikle tetanoz aşısına dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Güzel, “Tabii ki sağlık bakanlığımızın yapmış olduğu aşılama programları enfeksiyonlara karşı her ne kadar koruyucu olsa da farklı konularla ilgili toplumun bilgilendirilmesi önem arz etmekte. Bunlar içerisinde ilk düşünülmesi gerekenlerden bir tanesi yara enfeksiyonlarıdır. Yara enfeksiyonları özellikle enkaz altında kalmış olan çocuklarda kaybolan sinir hasarları ya da soğuğa bağlı hissizlik ve yaraların içerisinde bulunan yabancı cisimler enfeksiyon riskini daha çok artırmakta. Ayrıca çocukluk çağında olanlar için dikkat etmemiz gereken hususlardan bir tanesi aşılama olmalı. Özellikle tetanoza karşı. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tetanoz aşılarını gayet düzenli şekilde yapmakta fakat belli bir yaşta, ergenlik çağında olan son 5 yıldır aşılamaya girmemiş, 3’ten az aşı yapılmış ya da aşılama durumunu bilmediğimiz kişilerde kontamine bir yaramız varsa mutlaka tetanoz aşısı yapılmalı. Bunlar da periyodik olarak bir takvime bağlanmalıdır” şeklinde konuştu.        “Alt-üst solunum yollarına dikkat, maske kullanılmalı”    Aynı şekilde solunum yolları enfeksiyonlarına dair de dikkat edilmesi konusunda tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Güzel, “Deprem sonrasında alt ve üst solunum yolları enfeksiyonları ile çok sık karşılaşıyoruz. Afet bölgelerinde ve kamp bölgelerinde çadır yaşamları içerisinde bulaşıcı solunum yoluyla olan hastalıklar çok sık olabilmekte. Özellikle influenza, koronavirüs ve daha önce yaşanmış olan depremlerde görülmüş ki meningokok enfeksiyonları gibi birçok solunumsal yolla bulaşan akciğer hastalıklar çok fazla olmakta. Bir de buna ilave olarak deprem zamanlarında ortaya çıkan inşaat tozlarının içerisinde çıkan mantar enfeksiyonları “mukormikozis” dediğimiz enfeksiyonlar da akciğer enfeksiyonlarına neden olabilmekte.   Biz şunları öneriyoruz, afet bölgelerinde çadırlarda ya da toplu alanlarda yaşayan özellikle çocukların kronik hastalığı olan kişilerden uzak tutulmasını ve mümkünse o ortamda mutlaka maske takılmasını öneriyoruz. Hırıltılı bir solunum varsa, göğüs etrafında çekilmeleri varsa, nefes alırken hırıltı şeklinde bir şey duyuyorsak, öksürük atakları fazlaysa deprem altında kaldıkları zaman içerisinde aspire ettikleri toz, gaz, yanıcı ve kimyasal maddelerin ciğerlerine zarar verebileceğini düşünmek gerekiyor. Mutlaka böyle bir durumla karşılaşırlarsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları önem taşıyor” dedi.        “Yaralar mutlaka temiz su ile temizlenmeli, eziklere karşı dikkatli olunmalı”    Son olarak yara yollu enfeksiyonlara ve ezilmelerin bile önemsenmesi gerektiğini hatırlatan Güzel, “Yara yollu enfeksiyonlar, çocukluk çağında bağışıklık sisteminin düşüklüğünü de göz önüne alırsak artabilir. Bu yüzden mutlaka yaralar temiz suyla temizlenmeli. Onun dışında nehir, dere, deniz gibi yataklarda yara temizliği yapmamalıyız. Belli bir kas yaralanması olmadan çocuğunuzda bir eziklik olabilir. Bunlar özellikle kas ezilme sendromu dediğimiz durumlara yol açabilir. Eğer çocuklarımızın kollarında bir renk değişikliği, ağrı, karıncalanma hissi varsa ve idrar yaptıkları zaman çay renginde bir idrarla karşılaşıyorsanız bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Kızamık alarmı: Vakalarda artış var, uzmanlar uyardı! Haber

Kızamık alarmı: Vakalarda artış var, uzmanlar uyardı!

İstanbul'da bir süredir kızamık vakaları görülüyor. Yıllardır vaka görmeyen doktorlar yeniden kızamıklı çocuklarla karşılaşıyor. NTV'nin haberine göre, Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde görülen vaka sonrası uzmanlar aşı yapılması gerektiği konusunda aileleri uyardı. Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Çokuğraş, uzun yıllar sonra ilk defa kızamık vakası gördüğünü ifade etti. Aşıları tam olmayan yabancı uyruklu bir vakaya kızamık teşhisi koyduklarını belirten Çokuğraş, başka hastanelerde de giderek artan kızamık vakalarının bildirildiğini belirtti. "AŞILAMADA KRİTİK SINIR YÜZDE 95" Coronavirüs salgınıyla birlikte aşı karşıtlığı da arttı. Çocukluk çağı aşılama oranı düştü. Çokuğraş, bu konu hakkında da aşılama oranının yüzde 98'e vardığını ancak aşı kararsızlarının ve aşı reddinin bu oranı düşürdüğünü ifade etti. Aşılamada yüzde 95'in kritik sınır olduğunu dile getiren Çokuğraş, "Bunun altına düştüğünde kızamık vakalarının çok daha artmasını bekleriz. Çok kontrolsüz bir şekilde göç alan bir ülkeyiz. Pek çok komşu ülkeden yeteri kadar aşılanmamış, aşıları tamamlanmamış ya da hiç aşılanmamış çocuk maalesef geliyor. Bunları kontrol etmek çok kolay değil." dedi. ÖLÜMLERE YOL AÇABİLİR Kızamık solunum yoluyla bulaşıyor ve zatürre, menenjit gibi hastalıklara neden olabiliyor. Bütün çocukların ayına ve yaşına uygun bir şekilde aşılanmasının son derece hayati bir konu olduğunu hatırlatan Çokuğraş, "Çocuğunuz aşılıysa korkmanıza gerek yok. Kızamık küçük çocuklar için daha riskli bir hastalık. Özellikle zatürreye neden olup çocuk ölümlerine yol açabilir." diye konuştu. Türkiye'de çocuklara 1 ve 4 yaşlarında kızamık aşısı yapılıyor. Buna ek olarak bebekler 9 aylıkken de aşı uygulanıyor.

Koronavirüs aşısı şikayetlerine tazminat yolda! Haber

Koronavirüs aşısı şikayetlerine tazminat yolda!

Almanya'da, korona virüsü aşılarının neden olduğu ağır yan etkiler nedeniyle yapılan tazminat başvurularından 253 tanesinin eyalet yönetimleri tarafından haklı bulunarak kabul edildikleri bildirildi. DW Türkçe'nin Welt am Sonntag gazetesinden aktardığına göre, söz konusu rakama, eyaletlerin ilgili birimlerinde yapılan araştırma neticesinde ulaşıldı. Haberde, nüfus açısından en büyük eyaletler olan Bavyera'da 61, Kuzey Ren-Vestfalya'da ise 38 tazminat dilekçesinin onaylandığı, Bremen eyaletinde ise kabul edilen hiçbir tazminat talebinin olmadığı bildirildi. Halihazırda 3 bin 968 tazminat dilekçesinin işlemde olduğu ve bin 808 dilekçenin de reddedildiği haberde yer aldı. Almanya'da, Robert Koch Enstitüsü'nün verilerine göre, 1 Ocak 2023 tarihine kadar 192 milyon korona virüsü aşısı yapılırken; 65 milyon kişi en az bir kere aşılandı. Kalp kası iltihabı, venöz sinus trombozu ve parmaklarda, bileklerde karıncalanma olarak kendini gösteren bir sinir sistemi hastalığı olan Guillan-Barre Sendromu, korona virüsü aşısının ağır yan etkileri olarak kabul ediliyor. Gazetenin aktardığı bilgilere göre, az da olsa bazı durumlarda, korona virüsü aşısının ölümlere sebebiyet verdiği yetkili merciler tarafından kabul edilmiş durumda. Aşının neden olduğu bir yan etkiden muzdarip kişilere devlet tarafından bakım desteği verilip verilmeyeceğine eyaletlerin ilgili kamu birimleri karar veriyor. Almanya Federal Sağlık Eğitim Merkezi, "uzun vadeli sağlık sorunu ya da ekonomik anlamda sıkıntı yaratan" çok ciddi aşı komplikasyonlarında devlet desteği talebi onaylanıyor. Bu destek kapsamına, sağlık durumunun ne kadar kötü olduğuna bağlı olarak, bir emekli maaşı bağlanması, tedavi masraflarının karşılanması ya da aşı komplikasyonu sebebiyle hayatını kaybeden kişilerin yakınlarına destek verilmesi giriyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.