İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Dikkat çeken mesajlar veren Akşener, konuşmasının tamamını deprem felaketine ayırdı ve şu mesajları verdi:
"Yaşanan acıları, feryatları unutmayacağı, unutturmayacağız. Kaybolan çok şey var. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, ailelerine ve sevdiklerine sabır diliyorum.
99 depremi hepimize çok şey öğretti. Bunlardan biri ilk 72 saatin önemiydi. Arama kurtarma çalışmalarının yapıldığı yerde ayak altında dolaşmamak çok önemlidir. Tam olarak bu sebeple afet koordinasyon merkezimizi kurup parti olarak seferber olduk. Arkadaşlarımızı 10 şehre gönderdik. Bu süreçte bir sivil toplum kuruluşu gibi çalıştık. Vatandaşlarımızla birlikte hep birlikte yaralara merhem olmak için çalıştık. Yaptığım seferberlik çağrısına yanıt veren yöneticilerimize, teşkilat mensuplarımıza teşekkür ediyorum.
Sakin olmaya çalışıyorum!
Kendime hakim olmaya, sakin olmaya çalışıyorum ama çok zor. Hasan Gemici Bey Kocaeli'nden sorumlu olmuştu. O zaman biz muhalefettik. ANAP'ın DSP'nin vekilleri iktidardaydı. Her sabah hepimizin katıldığı bir toplantı yapardık, valinin, belediye başkanının ve tüm şehir milletvekillerinin katıldığı. Kocaeli'ni kalkındırmak için bir çalışma temposuna girmiştik. Gözümün önünden bir türlü gitmiyor.
O sabah 5.30 gibi işin vahametini öğrenmiştim. Sayın Erdoğan da öğrenmiştir. Ben onun yerinde olsam, tüm parti başkanlarını arar, saat 8'de bir araya getiririm. Bu büyük afetlerde tüm imkanlar yan yana gelmelidir. Belediye imkanları, senden, benden demeden, kişilerin imkanları, merkezi hükümetin imkanları bir araya gelir. Hem ekonomik hem insani unsurlar bir araya gelir, hep birlikte bu enkazın altından kalkmaya çalışırız. Bu olmadığı gibi her açıklamasında şuculuk, buculuk dili devam etti. Allah ıslah etsin.
Sadece betonlar değil, ahlak da çürüdü
Depremin 5.gününde arama kurtarmanın ulaşmadığı enkazlar vardı. Sadece betonların değil ahlakın da çürüdüğü gerçeği ile yüzleştik.
İktidarın hazırlığının olmadığını, afet yönetiminin çöktüğünü görüyoruz. Arama kurtarma için vinç olmadığını "10 tane vinç kiralardık" diye övünen Cumhurbaşkanı Yardımcısından öğreniyoruz. Kahramanmaraş'ta depremzede vatandaşlarımız -18 derece soğukla mücadele ederken, Teknoloji Bakanının 1 milyon battaniye üretmekten duyduğu gururu izliyoruz. binlerce insanımız enkaz altında can verirken Hazine Bakanının tek sıkıntıyı sosyal medyadaki haberlerde gördüğünü, kamera kadrajına girmek için eski başbakana omuz attığı manzarayı izliyoruz. AK Parti iktidarında kimse sorumluluk almıyor, kimse istifa etmiyor. Onlar adına utanıyorum. Bu yüzsüzlükten utanıyorum.
Bu açıklamalara neden maruz kalıyoruz? Sadece kriz üreten, felaket üreten tek adam rejimi yüzünden. Sayın Erdoğan tüm süreç boyunca sınırsız yetki ile donatılmış kocaman bir sorumsuzluk hali içindeydi. Elazığ depreminde IBAN numarası paylaşıp, "bu tür afetler bizim içim imtihan" demişti.
Tevekkül, sorumsuzluğun kılıfı değil!
Sayın Erdoğan, tevekkül her tedbiri aldıktan sonra Allaha havale etmektir. Hamdolsun hepimiz kadere iman edenlerdeniz. Tevekkül tembelliğe açılan bir kapı değildir, sorumsuzluğa uydurulacak bir kılıf değildir. Meseleyi kadere havale etmek şuursuzluktur, aymazlıktır. Kendi beceriksizliğini "kader planı" diye örtemezsin. Kızılay'ın içini boşaltıp AFAD'ı arpalığa çeviren sensin. Bilim insanlarının yıllardır anlattıkları Kahramanmaraş'ta deprem olacak sözüne kulak asmayan sensin.
Geçtim sorumlulardan hesap sormayı, felaketin 3.gününde "Bugün rahatız, yarın daha rahat olacağız" dedin. Bugün depremin 17.günü. Rahat mısın Sayın Erdoğan? İnsanlarımız koordinasyonsuzluktan, enkaz altında donarak öldü. Rahat ettin mi Sayın Erdoğan? Hatay yok oldu.
Bu afetin felaketle sonuçlanmasının sebebi bizzat Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu büyük felaketin merkezi Beştepe'dir.
Kampanya videoları çektiler, yasaklar getirdiler, evlere polisler gönderdiler. Önlerine konan sayfalarca analiz ve raporlardaki gerçekleri görmediler. SMS göndermekten bile aciz olduklarını görmelerine rağmen telekomünikasyon sorunlarını gidermediler.
Büyük bir sorunla karşı karşıyayız
Deprem bölgesinde göç hareketliliği, büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Mevcut sığınmacı sorunu ile birlikte bu durum gelecekte bölgemizdeki insanlarımız için bir demografik değişim tehlikesini gözler önüne seriyor. Deprem bölgesinde yaklaşık 1 milyon 700 bin sığınmacı bulunuyor. Bu değişim terör örgütlerine yeni alanlar açılmasına da yol açabilir. Burada başka bir şey olacak. Tüm Türkiye'de yabancılara konut satışının durdurulması çağrımı tekrarlıyorum. Amacımız insanların evlerine yurtlarına geri dönmesi, hiçbir vatandaşımızın haklarının kaybolmamasıdır. Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının böyle bir derdi olmadığını biliyoruz. Bölgedeki insanlarımızın mülklerini korumaları için hukuki çerçeve oluşturulması ve farkındalık çalışmasının organize edilmesi gerekiyor. Artık sığınmacı problemini çözme vakti gelmiştir. İktidarı yeni inşaat süreci kapsamında sığınmacıları ülkelerine geri gönderme için adım atmaya davet ediyorum. En kısa zamanda TBMM'yi bu konuda görüşmeye çağıracağız.
Acil eylem planı hazırladık
İYİ Parti olarak acil eylem planı hazırladık. Tarımdan istihdama, eğitimden sığınmacılara kadar bir çok konuda ne yapılması gerektiğini anlattık. Millet İttifakı olarak bir komisyon kurduk, çalışmalarımızı milletimizle paylaşacağız. Adına insani sanayi bölgeleri dediğimiz proje geliştirdik.
Kendinden olmayan tüm sivil toplum kuruluşlarına hasetle bakan iktidara inat sivil toplumun gücünü takdir ettik. Felaketten seçim vaadi devşirmeye kalkanların farkındayız. Öfkeli insanlarımızı etkilemeye çalışanların farkındayız. Depremzedelerimizin acıları üzerinden hesap görmeye çalışanların farkındayız. Yangını söndürmek değil yangından mal kaçırma derdinde olanların da farkındayız."