Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan; Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ'da büyük bir yıkıma yol açan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depreme bağlı olarak Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Faruk Aydın, bu günlerden itibaren oluşabilecek sağlık sorunlarına değindi.
Bölgede yaşayan afetzedelerin zorlu yaşam koşullarının, çeşitli enfeksiyonlara da zemin oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Faruk Aydın “Öncelikle afete uğrayan insanların travma nedenli sağlık sorunlarına hızlı iştirak edebilen mikrobiyal ajanlar karşımıza çıkarken sırasıyla beslenme bozukluğu, hijyen koşullarının yetersizliği, toplu ve çok yakın temas, çeşitli araç ve gereçlerin toplu kullanılması nedeniyle bazı tehlikeler bizi beklemektedir” dedi. Hekimler ve sağlık çalışanlarının bu konulara dikkatinin hem kamusal hem sivil organizasyonlarla çekilmeye çalışıldığını söyleyen Prof. Dr. Faruk Aydın, yapılması gerekenlerin ve önerilecek yöntemlerin spot bilgiler halinde deprem bölgesinde hizmet veren hekim ve sağlık çalışanlarına ulaştırıldığını ifade etti. Enfeksiyonlara dikkat edilmeli
Afet sırasında yaralanan bireylerin tetanoz, gazlı gangren, yara enfeksiyonları ve aspirasyon pnömonisi riski bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Faruk Aydın, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:
“Bu enfeksiyonların önlenebilmesi için öncelikle yaraların uygun şekilde antisepsisi önem arz etmektedir. Aynı zamanda ilgili bireylerin en yakın sağlık kuruluşunda tetanoz aşısı olması gerekmektedir, çünkü sanılanın aksine her yaş grubundan insanın tetanoz aşısı yaptırmaya ihtiyacı vardır. Çadır kent ve konteyner alanları gibi afetzedelerin bir arada yaşadığı ortamlar solunum yolu hastalıklarına karşı risk oluşturmaktadır. Çalışmalar göstermektedir ki afetlerden sonra en sık solunum yolu enfeksiyonlarına ilişkin salgınlar görülmektedir.” Maske kullanımı ve hijyen çok önemli
Bu süreçte solunum yolu hastalıklarının önüne geçmek için maske kullanımına da dikkat çeken Prof. Dr. Aydın, “Solunum yolu etkenleri damlacıklar ve hava yolu ile bulaşmakta olup maske kullanımı bu etkenlerin bulaşını önlemektedir, bu nedenle bölgede yaşayan afetzedelerin özellikle bir arada bulundukları ortamlarda maske kullanması önemlidir. Ayrıca bölgede hizmet veren sağlık personelinin kendisini, hastaları ve diğer çalışma arkadaşlarını koruması adına maske kullanması önerilmektedir. Solunum yolu enfeksiyonlarında salgın oluşturmasından endişe ettiğimiz etkenlerin başında Influenza, Respiratuar Sinsityal Virus ve SARS-CoV-2 gelmektedir. İlgili virüsler lipid bir zarf tabakası ile çevrili olup uygun antisepsi ve dezenfeksiyon yöntemleri ile bulundukları yüzeyden yok edilebilmektedir. Bu amaçla alkol bazlı antiseptikler elde bulunan virüslerin lipid tabakasını eritmekte, sabun kullanımı virüslerin etrafını sarmakta ve su ile ortadan kaldırılmalarını sağlamaktadır. EPA’ya kayıtlı dezenfektanlar ise çevre dezenfeksiyonunda kullanılmaları durumunda ilgili virüslerin çevreden uzaklaştırılmasında etkili olmaktadır. Bu virüslere ek olarak kızamık virüsü hava yolu ile yayılan çok bulaşıcı bir virüstür. Hasta kişinin etrafındaki her yaş grubundan her 9 kişiden 10’u eğer bağışık değiller ise enfekte olur. Bu nedenle çocukluk çağında kızamık aşısının yapılması çok önemlidir. Aynı zamanda, bir solunum yolu enfeksiyonu olan tüberkülozun sinsi bir şekilde başlayarak afet sonrasında ilerleyen dönemde karşımıza çıkabileceğini öngörüyoruz” şeklinde konuştu.