Muğla'da 11 Mayıs 2010 tarihinde bir kız öğrenciye laf atma tartışmasının büyümesiyle karşıt görüşlü öğrenciler arasında kavga çıktı. Gece boyu süren ve polisin müdahale ettiği olaylarda ağır yaralanan Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğrencisi Şerzan Kurt, olaydan 8 gün sonra tedavi gördüğü İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Şerzan Kurt'un ölümüyle ilgili hakkında işlem başlatılan Muğla Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memuru G.Ş., tutuklanarak cezaevine gönderildi. Polis memuru G.Ş. hakkında Muğla Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'olası kasıtla nitelikli adam öldürme' suçundan açılan davanın güvenlik tedbiri nedeniyle Eskişehir'de devam etmesine karar verildi. Eskişehir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan G.Ş. hakkında,7 Eylül 2012'deki karar duruşmasında 8 yıl hapis cezası verildi. Polis memuru G.Ş., tutukluluk süresi göz önünde bulundurularak tahliye edildi. Yapılan itirazlar üzerine karar, Yargıtay tarafından bozuldu. Tekrar görülen yargılama sürecinin ardından verilen 'haksız tahrik indirimi' iptal edilerek, 16 yıl hapis cezasına çarptırılan G.Ş., 2014 yılında tutuklanarak cezaevine gönderildi. 2016 yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı üzerine hakkında 'haksız tahrik' ve 'iyi hal' indirimleri uygulanan G.Ş. tahliye edildi. 2019 yılında tekrar açılan davadan çıkan ve 2021 yılında onanan 7 yıl 6 ay hapis cezası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine 2024 yılında tekrar iptal edildi. Polis memuru G.Ş. hakkında verilen kararın bozulmasının ardından açılan dava, Eskişehir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde tekrardan görülmeye başlandı. Duruşmada taraf avukatları yer aldı. Tutuksuz yargılanan G.Ş. ve 21 yaşında hayatını kaybeden Şerzan Kurt'un ailesi ise duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Mahkeme heyetinin söz vermesi üzerine kendisini savunan sanık G.Ş, Şerzan Kurt'un avukatlarının mahkeme heyetini yanıltmak için asılsız beyanlarda bulunduğunu söyledi. Suçsuz olduğu halde 6 yıl cezaevinde yattığını belirten G.Ş., 14 yıldır mağdur olduğunu dile getirerek, "Suçsuz biri özür diler mi? Burada özür dilenmesi gereken biri varsa o da benim" dedi. SEGBİS ile duruşmaya katılan Şerzan Kurt'un babası Ömer Kurt ise, "34 yıl öğretmenlik yaptım. Ben sanığın ruh halini gördüm. G.Ş. o karanlık çete grubuyla işbirliği yaparak oğlumu hedef seçerek öldürmüştür. Savunma hakkına saygı duyuyorum. Sanık, ifadelerinde ateş ettiği mesafeyi sürekli artırmıştır. Savunması çelişkilidir. Olayın üzerine perde çekilmesini kabul etmiyorum. Sanığın en ağır cezayı almasını istiyorum" dedi. Cumhuriyet savcısı, mütalaada olay tarihinde sanığın 17 yıllık polis memuru olduğunu, müdahale sınırını kast olmaksızın aştığını belirterek, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararı doğrultusunda G.Ş'nin "bilinçli taksirli ölüme sebebiyet verme" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, G.Ş'ye ait silahın iadesine ilişkin talebi reddederek, yurt dışına çıkış yasağının devamına hükmedip duruşmayı 22 Kasım'a erteledi. "DOSYA 4 DEFA GİDİP GELDİ"
Sanık G.Ş'nin avukatı Erol Halka, duruşma sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, "Genç bir delikanlının hayatının baharında ölümüne sebebiyet verilmesi yönüyle dosya trajik bir durum taşıyor. Bu durum benim müvekkilim tarafından yapılmadı. Komik, bu yargılama süreci toplam 14,5 yıldır sürüyor. Şu anda da kasıma ertelendi. Cumhuriyet savcısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu'ndan gelen mütalaa doğrultusunda 'bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme' suçundan dolayı cezalandırılmasını istedi. Toplam yanılmıyorsam heyetler tarafından 4 defa dosya gitti geldi. Başta dava 'kasten adam öldürme' suçundan açıldı. Bugün 'bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermeye' düştü. Benim müvekkilim kesinlikle bu işlenen suçlarda masum. Çünkü birçok eksik hususlar var. Bunları biz duruşma esnasında sayın başkana, heyete izah ettik. Biz de bu eksik hususların ikbalini istiyoruz. Müvekkilimizin de inşallah beraatını ümit ediyoruz" ifadelerini kullandı.