Emine Erdoğan: Türkiye dünyanın vicdanı olmaya devam edecek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, mazlum coğrafyalara umut olmaya elbirliğiyle devam edeceklerini vurgulayarak, "Türkiye her daim sahada olacak, dünyanın vicdanı olmaya devam edecek" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 09.08.2023 18:09
Haber Güncellenme Tarihi: 09.08.2023 18:09
https://www.lodoshaber.com

Emine Erdoğan, 14. Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla Çankaya Köşkü'nde düzenlenen "Yüzyılın Anıları Geçmişten Günümüze Kültürel Diplomasi" programında kadın büyükelçiler ve büyükelçi eşleriyle bir araya geldi. Emine Erdoğan, Büyükelçiler Konferansı vesilesiyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında bağımsızlık savaşımızın kalbinde Türkiye Yüzyılı'nı inşa edecek kadınlarımızla bir arada olmaktan gururluyum" dedi.

"Gönül coğrafyası" olarak bilinen toprakların Türklerin tarih boyu kurdukları bütün devletlerin ulaştığı fiziksel sınırların çok daha ötesinde olduğuna işaret eden Emine Erdoğan, ecdadın barış ve hoşgörü ikliminin varlığını sürdürdüğünü söyledi. Balkanlardan Yemen'e, Kudüs'e, Hicaz'a, Afrika'ya kadar çoğunluğu hayırsever kadınların banisi olduğu vakıfların hala yaşatıldığını vurgulayan Emine Erdoğan, "Milletimizin ismi, dünyanın bütün mazlumlarının gönül mabetlerinde, merhamet, şefkat, cömertlikle özdeşleşiyor" diye konuştu.

Büyükelçilerin de görev yerlerinde dokundukları hayatlarla bütün dünyayı gönül coğrafyasına kattıklarını belirten Emine Erdoğan, şöyle devam etti:

"Üretken kadınların el emeklerinin, adil bir pazarda satılabilmesi için Afrika Evi gibi girişimlerimizle, mazlum coğrafyalara umut olmaya elbirliğiyle devam edeceğiz. Türkiye her daim sahada olacak, dünyanın vicdanı olmaya devam edecek. Bununla beraber bizim yegane sermayemiz hayırseverliğimiz değil, dünyanın tek tipleşen kültürüne derman olabilecek her öğesi birbirinden değerli ve köklü bir medeniyet mirasına sahibiz."

"BİZE DÜŞEN, DÜNYANIN GİDEREK ÇORAKLAŞAN İKLİMİNE CAN SUYU VEREBİLMEKTİR"

Çankaya Köşkü'nde açılan "Yüzyılın Anıları" sergisinin milletin tarihine sahip çıkma hikayesini gözler önüne serdiğini dile getiren Emine Erdoğan, "İnsanlığa rol model olacak medeniyet ve kültür kahramanlarıyla dolu geçmişimiz, en büyük zenginliğimizdir. Mevlana'nın deyimiyle kalpten gelen sözlerimiz tüm dünyada kulakları aşıp kalplere ulaşıyor. Aynı şekilde Hacı Bektaş Veli, Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre'nin mayalayacağı gönüllerle dünya barışına bir adım daha yaklaşacağımıza inanıyorum. Bize düşen, bu muhteşem miras vasıtasıyla dünyanın giderek çoraklaşan iklimine can suyu verebilmektir" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin vefası ve cömertliğinin önemine değinen Emine Erdoğan, "Bu nedenle evrensel değerler yeniden inşa edilirken, asırların mirasıyla dolu hazine sandığımızı açmanın, insanlığa borcumuz olduğunu düşünüyorum. Manevi dünyamız gibi somut kültür mirasımız da insanlığın yeryüzündeki hikayesinin hakikat ekseninde yazılmasına katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.

Yürütülen arkeolojik kazıların dünyadaki yankılarına işaret eden Emine Erdoğan, "Türkiye, keşfedildikçe sırrına sır katılan bir bölge olarak, turistik anlamda giderek daha büyük değer kazanıyor. Elbette bu hazinelerimizi de kültürel diplomasi havuzumuza elbirliği ile katmamız gerekiyor" dedi.

Güzellikleri çoğaltmak kadar anlatabilmenin de önemini dile getiren Emine Erdoğan, bu amaçla Anadolu'nun şifa dolu reçetelerini "Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı" kitabında derlediklerini anımsattı. "Dünya Kahvaltı Günü" ve "Dünya Türk Kahvesi Günü" aracılığıyla da Türk gastronomi hazinesi hak ettiği düzeye kavuşturulacağına olan inancını dile getiren Emine Erdoğan, Türkiye'ye kazandırdıkları "Bohça" markasının dünya pazarında hak ettiği düzeye getirmek için büyükelçilerden desteklerini istedi.

"BM SIFIR ATIK YÜKSEK DÜZEYLİ ŞAHSİYETLER DANIŞMA KURULU'NUN İLK YÜZ YÜZE TOPLANTISINI İSTANBUL'DA GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ"

Emine Erdoğan, milletçe el ele vererek hayat tarzına dönüştürmeye çalıştıkları Sıfır Atık Hareketi'nin de uluslararası boyutlara ulaştığını vurgulayarak, "Başkanlığını üstlendiğim 'Birleşmiş Milletler, Sıfır Atık Yüksek Düzeyli Şahsiyetler Danışma Kurulu'nun ilk yüz yüze toplantısını İstanbul'da gerçekleştireceğiz. '31 Ekim Dünya Şehirler Günü' toplantısının da dünyanın gözbebeği İstanbul'da yapılacağını hatırlatmak isterim. Sizlerden beklentimiz, deneyimlerimizi insanlık ailesi ile paylaşmak için yürüttüğümüz faaliyetleri uluslararası kamuoyuna duyuracak adımlar atmanızdır" diye konuştu.

"29 EKİM ETKİNLİKLERİNİN KUTLU BİR ŞÖLENE DÖNÜŞMESİNİ HEDEFLİYORUZ" 

Türkiye'ye getirilen ödüller, yayınlanan edebi eserler, sinema, dizi ve spordaki başarılara değinen Emine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu motivasyonla 29 Ekim etkinliklerinin 100. yıl coşkumuza yaraşacak, kültürel, sanatsal ve edebi hazinemizi sergileyecek, kutlu bir şölene dönüşmesini hedefliyoruz. Bizler, çok dinli, çok kültürlü, çok uluslu, çok hukuklu geçmişimizle, yaratılanı yaratandan ötürü sevmeyi buyuran inancımızla eşsiz birikimlere sahibiz. Bu minvalde insanlık İslam düşmanlığıyla kışkırtılmaya çalışılırken, bizim birlikte yaşama tecrübemize ne denli ihtiyacımız olduğunu görüyoruz. Hayırseverlikle, iyiliklerle kilidi kırılan gönül kapılarından, sanatımızla, edebiyatımızla, danslarımızla folklorumuzla sözümüz ve sazımızla geçme günüdür."

Sanatçı Ferhat Göçer'in de mini bir konser verdiği programın ardından Emine Erdoğan, büyükelçilerin eşleri ile anı fotoğrafı çektirdi.

"YÜZYILIN ANILARI" SERGİSİ

Emine Erdoğan, program kapsamında düzenlenen "Yüzyılın Anıları" adlı sergiyi gezerek, Cumhuriyetin ilanından günümüze Türkiye'nin 100 yıllık kültürel diplomasisine ışık tutacak olaylar ve bugüne ulaşan geleneksel sanatlar ve ürünlerine ilişkin stantlarda bilgi aldı. Geleneksel el sanatlarından olan ebru sanatına ilişkin standı da ziyaret eden Emine Erdoğan, burada ebru yaptı. Sergide Emine Erdoğan'a leblebi, geleneksel Türk lokumu ve kumda Türk kahvesi de ikram edildi.

Türkiye’nin Madrid Büyükelçisi Nüket Küçükel Ezberci ise şu ifadeleri kullandı:

“4 günlük maratonun esasında son günündeyiz, çok anlamlı bir atmosferin içerisindeyiz. Bir yandan Türk kadınını diplomasiyle temsil etmenin gururunu, bir yandan da çok kadim bir kültürden gelen kadınlar olarak böyle bir serginin, böyle bir kültürel mirasın içinde kayıp oluyor olmak gerçekten 4 günlük yorgunluğa değdi. Burası muhteşem olmuş."