Tayvan'ı kendi toprağı olarak gören Çin, ada ile birleşme arzusunu her fırsatta dile getiriyor.
ABD ise Tayvan'ın yanında olduğunu ilan ederek, desteğini çeşitli kademelerde sergiliyor.
Tayvan'a 345 milyon dolarlık askeri yardım
Başkan Joe Biden, ABD ordusunun kendi envanterinden Tayvan'a yapacağı, savunma malzemelerinin yanı sıra askeri eğitim ve öğretimi kapsayan 345 milyon dolarlık askeri yardımı duyurmuştu.
ABD'li birçok Kongre üyesi, Tayvan'a silah satışı konusunda yönetime baskı yapıyordu.
Pekin yönetimi, ABD’nin Tayvan’a 345 milyon dolarlık askeri desteğinin Pekin’in adayla birleşme iradesini kıramayacağını açıkladı.
"Yeniden birleşme irademizi sarsmayacak"
Çin’in Tayvan İşleri Ofisi Sözcüsü Chen Binhua, ABD’yi, Tayvan’ı bir mühimmat deposuna çevirmekle suçlayarak şu ifadeleri kullandı:
'Ne sıradan halktan toplanan vergiler ne Tayvanlı ayrılıkçı güçlerin harcadıkları paralar ne de ABD’nin gönderdiği silahlar Tayvan sorununu çözme kararlılığımızı ve adanın ana vatanımızla yeniden birleşmesini gerçekleştirmek konusundaki kararlı irademizi sarsmayacaktır.'
ABD’nin eylemlerinin Tayvan’ı bir barut fıçısına çevirdiğini savunan Chen, bu tür hareketlerin Tayvan Boğazı’ndaki savaş olasılığını yükselttiğini vurguladı.
Tayvan ve Çin
Çin'de 1949'da Mao Zıdong'un iktidara gelmesi üzerine ülkedeki milliyetçi iktidarın kurucusu Çan Kayşek (Chiang, Kai-shek) ve bazı hükümet üyeleri, Tayvan'a yerleşip 1912'de kurulan "Çin Cumhuriyeti"nin adada devam ettiğini ileri sürerek bağımsızlık ilan etmiş, bu girişim Çin tarafından kabul edilmemişti.
Çin'in Birleşmiş Milletler'deki resmi temsilcisi olan Çin Halk Cumhuriyeti, benimsediği "tek Çin" ilkesi uyarınca, ada üzerinde herhangi bir kontrolü olmamasına rağmen Tayvan'ı kendi toprağı kabul ediyor.
Pekin yönetimi, Tayvan hükümetinin müstakil diplomatik ilişkiler kurmasına, BM ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine ve adanın fiili bağımsızlığının uluslararası statü kazanmasına karşı çıkıyor.
Tayvan yönetimi, birkaç ülke dışında uluslararası alanda tanınmıyor.